Şapka Dolusu Macera
- Melisa Küçükyalçın
- 4 Ara 2024
- 3 dakikada okunur
Yazar: Melisa Küçükyalçın
Editör: Hatice Boyraz
Çizer: Hale Çıvkın

Tikidi takada tikidi takada dön de bak bu tarafa. Masal kapısı açıldı, inci mercan saçıldı. Göklerin içinden hikayeler döküldü. İster şemsiyelerinizi açın ister gelin kucaklayalım bize düşen bu hikâyeyi.
En büyük hayaliniz ne? Bir süper kahraman olmak, bungee jumping yapmak, astronot olup uzayın derinliklerinde macera kovalamak, köpek balıklarıyla yan yana yüzmek… Ya da buldum buldum! Uçarak istediğiniz her yere kolayca ulaşabilmek olabilir mi?
Benimkini sorarsanız usta bir şapkacı olmak. Çünkü dedem gibi bir şapkacı olursanız bunların hepsini gerçekleştirmeniz mümkün. Nasıl mı? Benim dedemin mini minnacık bir dükkânı var. Kapı süsünün şıkırtısıyla girerim hızlıca içeri. Dedem her zamanki gibi rengarenk şapkaları dizdiği rafların önündeki masada yeni siparişini hazırlar. Bir yandan da Türk kahvesini yudumlar.
-Hoş geldin benim güzel yavrum.
-Yetiştim mi dede yetiştim mii? Bu sefer nasıl sihirli bir siparişimiz var?
-Şşşşt! Sessiz ol benim güzel yavrum. Ört bakalım kapıyı da gel yanıma.
Ve başlar gizeme yolculuğumuz.
Dedem sıradan bir şapkacı değil. Müşterileri de sıradan insanlar değiller. Bir gün bir rüya muhafızı gelir şapka siparişi vermeye, bir gün bir vampir bakıcısı, diş perileri, prensesler gelir bazen, bazense kara şövalyeler. Dedemin şapkalarının namı sihir dünyasının dört bir yanına yayılmışken çevremizdeki herkes dedemi sıradan bir şapkacı zanneder. Ben de her gün okul çıkışında koşar yetişirim dedem şapkayı bitirmeden. Belki de dedem ağırdan alır ben yetişeyim diye. Ama bugünkü sipariş için ayrı bir heyecanlıydım. Çünkü bugünkü sipariş hayranı olduğum o mükemmel sihirbaz için hazırlanan bir sihirbaz şapkasıydı. Şapkanın hünerlerini görmek için sabırsızlanıyordum.
-Dedeciğim neredesin?
-Buradayım yavrucuğum masaya doğru yaklaş.
Masada yalnızca hazırladığı şapka duruyordu. Dedem tekrar masaya yaklaşmamı söyledi. Bir anda masanın üstünde duran şapkanın içinden beyaz, minik bir tavşan zıpladı.
-İşte buradayım!
-Sen de kimsin? Ama nasıl olur bu dedemin sesi değil mi?
-Korkma yavrucuğum benim, deden. Akça saçlarım vardı ama şimdi hepten kartopuna dönüştüm.
Diye patlattı bir kahkaha.
-Şapkayı sihirlerken kitaptaki formülün bazı kısımlarını yanlış okumuşum, yaşlılık işte. Şapkadaki tavşana dönüştürdüm kendimi. Usta Sihirbaz gelmeden eski halime dönmeliyim yoksa kimse yaşlı ve maharetini kaybetmiş bir şapkacıdan alışveriş yapmak istemez.
-İyi de nasıl olacak?
Dedem bunun tek yolunun Huysuz Viki Amca’daki dönüşüm formülünü, soracağı bilmeceyi doğru yanıtlayarak almak olduğunu söyledi. Usta Sihirbaz’dan da yardım isteyemezdik. Ne kadar huysuz olsa da sırrımız yalnızca Viki Amca ile güvendeydi.
Yola koyulma zamanı…
Yollar git git bitmiyordu doğrusu. Hem yürüyüp hem Viki Amcanın sorabileceği bilmeceleri çalışmak da zor işti. Şu tepenin ardındaki ev miydi? Hah işte oradaki yüzü asık adam Viki Amca.
Viki Amca doğruldu, asık suratındaki kocaman gözlerini kısarak beni tanımaya çalıştı. Tanımış olmalı ki doğruca eve girdi. Heeeey! Viki Amcaaaa!
-Ne istiyorsun be çocuk? Yaşlı deden bir hata yaptı yine değil mi?
Huysuz Viki Amca’ya başımızdan geçenleri bir bir anlattım. Bana, bilmeceyi cevaplayamazsam dedemin ölene dek tavşan bedenine hapsolacağını söyledi.
Dedem yaşlı bir tavşan olarak mı kalacaktı yani?
-Hazırım.
-Bilmeceyi soruyorum, iyi dinle o zaman. İpucu yok. Hangi yağmurda şemsiye açılmaz?
Düşünmeliydim, düşünmeliydim, yağmur, şemsiye, şemsiye açmıyorsak demek ki ıslanmadığımız bir yağmur…
-Süre dolmak üzeree!
Fen dersini hatırla öğretmenim anlatmış olmalı yağmurlar, döngüler, yıldızlar, meteor. Meteor! Fen derslerinde genellikle hayal kurmayı tercih ederdim ama bu öylesine hayallerimi süsleyen bir konuydu ki hatırlamamam imkansızdı. Hatta bir defasında dedem meteor yağmuruna yakalanıp şapkası zarar görmüş bir uzaylının şapkasını onarmıştı. Soruyu doğru cevapladığımı gören Viki Amca’nın yüzündeki huysuz ifade yerini şaşkınlığa bıraktı. Koşa koşa dükkâna döndüm. Usta Sihirbaz’ın gelmesi an meselesiydi. Ama sihir sırası şimdi bendeydi. Formülü okuyabildiğim en yüksek sesle okudum ve işte benim güzel dedem yine masasında oturup kocaman gülümsüyordu. Dedemin dükkanında şapkalar, şapkaların dünyasında maceralar bitmek bilmeyecekti. Bu arada Usta Sihirbaz’a şapkasını teslim ettik. Tabii içinde dedem olmadan.