ÜNLÜ ATLET ÇİTA ÇAV
- Sevim Kanbur
- 8 Eki 2024
- 5 dakikada okunur
Yazar: Sevim Kanbur
Editör: Gülşah Sarı
Çizer: Nur Çekirdek Karabulut

─ Tek kelimeyle muhteşem bir çita dedi antrenör. “Şimdiye değin bu kadar hızlı koşanını görmemiştim.”
─ Bir yaradılış mucizesi olmalı, diye onayladı spor koçu. “Eminim parlak bir gelecek onu bekliyor.”
─ Kim bilir kaç yarışı birincilikle bitirecek.
─ Şimdiden madalyalarını sayabiliyorum.
***
Hızlı koşmak çita Çav’ın yaradılışından gelen bir özelliğiydi. Ancak bununla yetinmedi, kendini geliştirmek için yüzlerce kez av provası yaptı.
Çav’ın koşmaya olan tutkusunu ve iyi bir sporcu olma arzusunu ilk keşfeden ailesi oldu.
─ Ah benim küçük çitam, dedi annesi. “Tıpkı dayın çita Puv’a çekmişsin. O da senin gibi yetenekliydi.”
─ Sevgili oğlum, dedi babası. “Günün birinde çok ünlü bir sporcu olacaksın.”
─ Doğrusu ünlü olma peşinde değilim babacığım. Ama koşmak için yaratıldığımı hissediyorum. Her av sırasında biraz daha hızlanıyorum. Kuyruğumla daha kusursuz manevralar, ayaklarımla daha yüksek zıplamalar yapıyorum.
Babası onu Orman Atletizm Kulübü’ne götürdü. Hiçbir antrenör böylesi bir yeteneği geri çeviremezdi.
─ Çok özel bir çita. Irkının mükemmel temsilcisi. Profesyonel destekle kısa süre içinde yıldızının parlayacağından eminiz.
─ Bir sporcu için temel kural disiplinli bir yaşamdır, diye ekledi spor koçu. “Sabah erken kalkmak, nefes, egzersizleri yapmak, besleyici gıdalar yemek ve antrenmanlara düzenli katılmak...”
Çav için bunlar çita oyuncağıydı.
─ Günde en az on tur atmalısın, diye devam etti antrenörü.
─ Avını yakalamakla vakit kaybetmemelisin. Koşmanın kendisine odaklanmalısın, diye ekledi spor koçu.
***
Ormanlar arası atletizm yarışmalarına sayılı günler kalmıştı. Tüm orman Çita Çav’ı konuşuyordu.
─ Bu yıl altın madalya bizim ormanın, diyordu iddialı olanlar.
─ Bu çitayı benim gözüm tutmadı, fazla cılız, diyordu kuşkucular.
Çav’dan büyük beklentisi olanların heyecanı ise doruktaydı.
─ Kendini tanıtmak için bu iyi bir fırsat Çav, diye onu cesaretlendirdi antrenörü.
─ Sakin kalmaya çalış. Onlardan çok daha iyi olduğunu sakın unutma, diye devam etti spor koçu.
Büyük gün gelince yarışmacılar koşu pistinde sıraya dizildi. Başlama işaretiyle tümü birden kulvarlara fırladı.
O da nesi! Çita Çav önü sıra koşan bir antilobu saniyeler içinde avladı. Onu ilk kez izleyenler şaşkınlıktan donakaldı.
─ İnanılmaz bir yetenek, diye bağırdı izleyicilerden biri.
─ Bu çita koşmuyor âdeta uçuyor diye şaşkınlığını gizleyemedi bir diğeri.
***
Çav’ın şöhreti orman sınırlarının dışına taştı ve kulaktan kulağa yayıldı. Artık böyle bir yeteneği istese de kimse saklı tutamazdı.
Spor kulüpleri Çav’ı transfer için birbiriyle yarıştı. Orman Atletizm Federasyonu hemen bir açıklama yaptı, “Ormanımızın yetiştirdiği bu olağanüstü yetenekle gurur duyuyoruz!”
Bütün bölge ormanlarının haber bültenlerinde Çav’ın boy boy fotoğrafları basılıydı. Ondan gelmiş geçmiş en iyi atlet diye bahsediliyordu. Üstelik Büyük Orman Şampiyonluğu’nu alacağına kesin gözüyle bakılıyordu.
Bu gelişmeler çita Çav’ı -hatta ondan daha fazla annesini- memnun ediyordu.
─ Ah evet, muhteşem bir yavru çitaydı. Koşmak her zaman onun tutkusu oldu.
Babası ele geçirdiği her fırsatta genç sporculara mesaj göndermeyi ihmal etmiyordu.
─ Yetenekliydi evet ama disiplin ve gayret olmadan hiçbir şey elde edilemeyeceğini gayet iyi biliyordu.
Çav’ın artık sakin geçen tek bir günü yoktu. Her ağacın ardından bir baş ona doğru uzanıp bağırıyordu.
─ Seni çok seviyoruz Çaaav!
Uçuşan kuşlar cıvıl cıvıl sesleniyordu.
─ Sana hayranız Çav, ama iyi ki uçmuyorsun!
Daha da yakınına sokulmaya cesaret eden antiloplar ricada bulunuyordu.
─ Pardon, sizinle bir fotoğraf çektirebilir miyiz? Ama lütfen dostça!
***
İkinci kez Omanlar Arası Atletizm Şampiyonası’na katılan Çav bu sefer beklenildiği gibi yarışta tüm zamanların orman rekorunu kırarak saatte 150 km hıza ulaşmayı başardı. Altın madalyasını alırken onu orman barışına adadığını söyledi.
Bir çita, şampiyon olsa bile annesinin beklentilerini karşılamalıydı. Centilmen bir sporcunun yapması gerekeni yaptı.
─ Henüz minik bir çitayken yeteneklerimi fark eden ve beni her zaman destekleyen anneme buradan teşekkür etmek istiyorum.
Oğlunu izleyen anne çita, gözyaşlarını tutamadı. Babalar ise böyle şeyleri pek tabii kafaya takmazdı.
Çav ormanlar çapında tanınan büyük bir yıldız olmuştu. Artık yavru çitaların rüyalarını o süslüyordu. Büyüyünce ne olacaksın sorusuna tümü aynı şekilde cevap veriyordu.
─ Çita Çav gibi şampiyon olacağım.
Çitalar Atletizm Federasyonu Çav’ı yılın sporcusu seçti.
***
Yıllar yılları kovaladı.
─ Yenilmez atlet. Adı üstünde yenilmiyor. Hep zirvede.
Atletizm Federasyonu Başkanı gergin ses tonunun uzun zamandır üstünden atamıyordu. Federasyon üyelerinden biri sözünü kesti ve tartışma büyüdü.
─ Onu zirveden indirebilecek bir atlet de yok.
─ O zaman yarışlara katılmasının bir anlamı var mı? Kazanacağı zaten kesin.
─ Doğrusunu söylemek gerekirse onun katıldığı bir yarışı izlemek pek heyecan vermiyor.
Başka birkaç üye aynı anda konuşmaya başladılar.
─ Atletler onunla yarışmaya korkuyor Sayın Başkan!
─ Evet, Federasyonumuzu temsil için bize yeni yetenekler gerekiyor.
Bu konuşmalar orman haber bülteninde yer alan bir başlıkla duyuruldu.
“Efsaneye bir şok!”
“Atlet çitalar, federasyona başvurarak bundan sonraki maratonlarda Çav’la yarışmak istemediklerini bildirdi.”
Herkes ama herkes Çav’ın çöküşü hakkında konuşmaya başladı.
“Kapılar Bir Bir Yüzüne Kapanıyor”
“Büyük Düşüş”
“Bir Zamanların Efsanevi Şampiyonuydu.”
***
Günün birinde Çav kendini yapayalnız bir hâlde buldu. Ailesine döndüğünde çita arkadaşları eğlence amacıyla bile onunla yarışmayı reddediyordu.
─ Bizim dengimiz değilsin Çav. Sen çok hızlısın. Seninle yarışamayız kusurumuza bakma.
Artık hiçbir hayvan ona seni seviyoruz diye bağırmıyordu. Kendisiyle fotoğraf çektirmek isteyen de çıkmıyordu. Çav üzgün, mutsuz ve de yorgundu.
Annesinin sözleri dahi onu teselli etmeye yetmiyordu. Bu yüzden Çınçın Dağı’nda yaşayan uyuşuk ayı Yontaş’ın yanına gitti.
─ Çok mutsuzum Yontaş. Kimse benimle yarışmak istemiyor artık.
─ Bak sevgili Çav, hiçbir çita kaybedeceği kesin olan bir yarışa girmek istemez. Onlara hak vermelisin. Ve hiçbir çita da kazanacağı kesin olan bir yarıştan heyecan duymaz. Sanırım bu yüzden hem yaşam sevincini yitirmiş hem de yalnızlaşmışsın. Ama daha da kötüsü kendini işe yaramaz hissediyorsun. Sana tavsiyem, sonuna kadar gittiğin yeteneğini zirvede bırak ve başka bir yeteneğinin en başından başla.
Çav, bir şeyler anlar gibi oldu.
***
Ormanlar arası olimpiyatlar için gün sayılıyordu. Bu yılın yarışlarını düzenleyen ulusal federasyon üyeleri heyecanlıydı. Üyelerden biri söze girdi.
─ Kazanacağına kesin gözüyle bakıyorum.
─ Böylesi bir yeteneğin daha önce dünyaya geldiğini sanmıyorum, dedi bir diğeri.
─ Kazanırsa, adı atletizm tarihine altın harflerle yazılacak.
Genç çita Pıtı yarışların düzenleneceği pistte ısınma hareketleri yapıyordu. Bir sağa bir sola koşuştururken onu izlemeye gelen antilopların yüreğini ağzına getiriyordu.
─ Ona bayılıyorum, diyordu genç bir antilop. “Ama onunla fotoğraf çektirecek kadar da budala değilim.”
Yukarıdan kuşlar şakımaya başladı.
─ Hey Pıtı! Bir gün uçmayı da öğreneceksin diye çok korkuyoruz!
Genç ve centilmen bir sporcu olan Pıtı ise hayranlarının bu sözleri karşısında nazikçe gülümsüyordu. Onunla fotoğraf çektirmek isteyenleri asla geri çevirmiyor, her yıl düzenlenen öksüz çitalar yardım gecesine katılıyor ve cömert bağışlar yapıyordu.
***
Nihayet büyük gün geldi ve ormanlar arası olimpiyat yarışları en güçlü aday olan çita Pıtı’nın birinciliğiyle sonuçlandı. Tribünlerde büyük bir alkış tufanı koptu. Çığlıklar, ıslıklar ve bağrışlar çita Pıtı’nın zaferi içindi.
Kış uykusunun bir bölümünden fedakârlık yaparak yarışı izlemeye gelen uyuşuk ayı Yontaş’ın gürültüyle başı hoş değildi. Yanında oturan dostu çita Çav’a sordu.
─ Bu kadar abartıya gerek var mı sence?
─ Elbette var Yontaş. Çünkü bu delikanlı çok büyük bir emek harcadı ve disiplin içinde çalışmaktan bir an bile geri durmadı. Bence fazlasıyla hak ediyor.
Efsane atlet çita Pıtı, saatte 200 km hıza ulaşarak eski atlet çita Çav’ın elinde bulundurduğu orman rekorunu kırmayı başarmıştı.
Anonsun ardından çita Pıtı madalyasını almak için tören sahnesine çıktı. O da centilmen her sporcu gibi annesine mesaj göndermeyi unutmadı. Ve tabii ki bu mesaj sevgili annesini gözyaşları içinde bırakacaktı. Babası; evet babalar hâlâ bu durumu kafaya takmamaya devam ediyordu. Ancak yerine getirmesi gereken bir vefa borcu daha vardı ki onu asla ihmal edemezdi.
─ Bu madalyamı çalışkanlık ve disiplin anlayışıyla bana ilham veren ve Orman Şampiyonu olmam için beni eğiten çok sevgili antrenörüm efsanevi atlet çita Çav’a armağan ediyorum.
Yine büyük bir alkış tufanı koptu. Çita Çav elbette bir anne değildi. Ama gözyaşlarını tutamadı. Henüz bir baba da değildi ama eğer olsaydı belki de bu durumu kafaya takan ilk baba olacaktı!
─ Sen daha çok atletler yetiştireceksin, dedi dostu uyuşuk ayı Yontaş. “Ama lütfen zirveye ulaştıktan sonra onlara ne yapmaları gerektiğini de öğret.”