top of page

ÇORAP

  • Yazarın fotoğrafı: Ummahan Öztürk
    Ummahan Öztürk
  • 8 Eki 2024
  • 2 dakikada okunur

Yazar: Ummahan Öztürk

Editör: Hatice Boyraz

Çizer: Melda Tosun


ree

Eren, bir sabah uyandığında annesini mutfakta kahvaltı hazırlarken buldu. “Hayret, annem neden şarkı söylemiyor? Normalde şimdi bir şeyler mırıldanıyor olmalıydı,” dedi içinden.

“Günaydın anne,” dediği sırada annesi bir tabağın içinde yumurta çırpıyordu. Onu duymamıştı. Babası geldi ve buzdolabından yiyecek bir şeyler çıkarmaya başladı. Kahvaltı hazır olup masaya oturduklarında yemek boyunca hiç konuşmadılar. Zaten çok az yemişlerdi. “Benden bile daha az yediler. Bugün annem ve babamda bir tuhaflık var,” diye düşündü.

O sırada babası boğazını temizleyip “Oğlum sana bir şey söylemem gerekiyor.” dedi üzgün bir sesle. Eren meraklı gözlerle ona baktı. 

“Filistinli çocuklar zor durumda. Dünden beri kötü insanlar onları üzüyor. Üç gün sonra Filistin’e gitmeliyim. Onlara yardım götüreceğiz. Üstelik orada bir süre kalmam gerekiyor,” dedi babası.

Şaşkınlıktan Eren’in gözleri kocaman açılmıştı. “Ne kadar kalacaksın orada baba?” dedi merakla.

“Bilmiyorum. Belki bir hafta, belki bir ay kalırım,” diye yanıtladı.

Eren, parmaklarına baktı. Bir hafta yedi gün, ama bir ay kaç gündü. Olmadı, hesaplayamıyordu. Babasından ilk defa bu kadar ayrı kalacaktı. Bu durum canını oldukça sıkmıştı doğrusu.

O günden sonra hazırlıklar başladı. Eren ara ara babasına sokulup, “Ben de seninle gelebilir miyim baba? Oradaki kuşlar, kediler de zor durumdadır. Ben de onlara yardım ederim,” diyordu. Ama olumlu yanıt alamıyordu. Ve üç gün hızla geçiverdi.

Babasının gideceği gün Eren, doğru dürüst uyuyamamıştı. Annesi de yorgun ve üzgün görünüyordu. Bahçedelerdi.

“Merak etme Eren,” dedi annesi. “Baban oradaki çocukları mutlu etmeye gidiyor. Dua edelim de kötü insanlar onlardan uzaklaşsın ve Filistinliler kurtulsun.”

O sırada babası arabasını yolculuk için hazırlıyordu.

“Bu insanlar neden onlara kötülük yapıyor anne?” dedi Eren. Bu soruyu gerçekten çok merak ediyordu. Annesi işaret parmağıyla Eren’in bir çorabını gösterdi. “Bu kimin çorabı?” diye sordu ona. Eren bu tuhaf soru karşısında şaşırdı. “Tabii ki benim anne.”

“İşte o kötü insanlar, Filistinlilere ait olan toprağı, evi, ağacı bizim diye almaya çalışıyorlar,” dedi annesi. Sonra derin bir iç çekti.

-Çocukların çoraplarını da mı istiyorlar?

-Evet oğlum, çocukların çoraplarını da istiyorlar.

-Olamaz! Kış geliyor. Çocuklar çorapları olmazsa üşür, hasta olurlar.

Onlar konuşurken babası arabayı hazırlamıştı. Eren’in aklına bir fikir geldi. Hemen çoraplarını çıkarıp terliklerini tekrar giydi. Babasının yanına gitti. Babası önce eşine sonra Eren’e sarıldı. “Allah'a ısmarladık,” dedi oğluna kısık bir sesle.

Elindeki çorapları babasına uzattı Eren. “Oradaki çocuklardan birine ver baba. Üşümesin,” dedi. Çorapları alıp ceketinin iç cebine koyarken gözleri doldu babasının. Oğlunun alnından öpüp “Sen iyi bir çocuksun,” dedi memnuniyetle.

Babası arabaya binip uzaklaştığında Eren’in de gözleri dolmuştu. Araba gözden kaybolana kadar onu izledi. Allah’tan hiçbir çocuğun çorapsız kalmamasını diledi.

 
 

©2023, Recep Bilal Aksu tarafından kurulmuştur.

  • Instagram
bottom of page