Çocuk Edebiyatı Üzerine
- Elif Kızılkaya

- 4 Ara 2024
- 2 dakikada okunur
Yazar: Elif Kızılkaya
Editör: Yağmur Karacan

“Yaşam her yerde aynıdır. Bir istiridyede, bir ağaçta, bir hayvanda ya da insanda yaşam hep aynı talepleri yineler.” -Gilbert Simondon
Çocuk Edebiyatı çocukların dilini, düşünme biçimini ve dünyalarını anlamaya çalışmak, biraz da çocukça konuşabilmek demektir. Mustafa Ruhi Şirin çocuk edebiyatının en kapsamlı tanımını şöyle yapar: “Gelişme çağındaki çocukların duygu ve düşünce dünyasına, anlama ve kavrama becerilerine seslenen edebiyata çocuk edebiyatı denir.” Bu terim 20. Yüzyılın ilk yarısında ortaya çıkmış, her yaştan çocuğu hedef alan duyarlığın ifade biçimi olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Temel kaynağı çocuk ve çocukluk olan; çocuğun algı, ilgi, dikkat, duygu, düşünce ve hayal dünyasına uygun, çocuk bakışını ve içtenlikle gerçekleştiren, çocuğa okuma alışkanlığı kazandırmasının yanında sanat ve estetik yönden gelişimine katkı sağlamakla beraber, çocuğu duyarlı biçimde yetişkinliğe hazırlayan bir geçiş dönemi edebiyatı olarak tanımlanır.
Çocuk edebiyatı sadece çocukların okuyacağı türden yazılar demek değildir. Elbette yazı yetkin bir dile, edebi güce sahipse her yaştan insana hitap eder. Yine sadece pedagojik olarak yazılmış yazılar çocuk edebiyatını “edebiyattan” soyutlar. Çocuk edebiyatı alanında yazanlar neye dikkat etmeli? Çocuğun dünyasına girebilmeli ve buna karşılık vermeli. Üstten bir dille değil, çocuğun anlayacağı bir düşünce biçimi ile ifade edilmelidir. Çocuk dünyası basit ama sıradışı, abartı ama içtenliği ile bambaşka bir serüvendir. Bunu da yazıya aktarmak zeka ve kabiliyet gerektirir. Üzerinde etraflıca düşünülmüş bir çocuk edebiyatı kurmacası elbette karşılığını bulacaktır.
Bir metni yazarken “çocuksu” dilde yazmaya çalışmak çocuk edebiyatı alanının önündeki engellerden birisidir. Buradaki yazım dili daha önce yazılmış başarılı kurmaca eserleri okuyup örnek almaktan geçer. Dünya üzerinde yazılmamış bir yazı, işitilmemiş söz yoktur. Bu yüzden yazılmış iyi eserleri okuyup istifade etmek gerekir. İyi bir eser ve kapsayıcı bir çocuk edebiyatı çocukların dünyasını iyi anlamak ve o evreni iyi bir şekilde yansıtmakla mümkündür.
Batıda çocuk edebiyatının bağımsız bir alan olması 18. Yüzyıl ortalarına rast gelmektedir. Doğu’da ise çocuğa yönelik eserler daha eski olsa da bunlar terbiyeyle ilgilidir. Bizim toplumumuzda ise 19. Yüzyılın sonlarına kadar çocuklar için Türkçe bir eser henüz yazılmamıştır. Bu da çocuk edebiyatında henüz gelişmekte olduğumuza işaret etmektedir.
Yakın bir zamana kadar çocuklar için kitap yazılması yadırganıyor ve hatta gereksiz bulunuyordu. Gelişmekte olan bu alan çocukların da “çocuk edebiyatına” sahip olmasını sağladı. Şimdiye kadar çocuklar büyükler için yazılan edebiyat eserleri ile idare ediyordu. Çocuklar için yazılan kitap içeriklerindeki resimli sayfalar bile boşuna para vermiş hissi doğururken şimdi o resimlerin sanatsal yönü ve kazanımları hakkında konuşuyor olmak çocuk edebiyatının daha da farklı boyutlar kazanacağını gösteriyor.
Çocuklar için daha yaşanılır bir dünya adına yazmaktan vazgeçmeyin...