ÇİSE VE ESİNTİ
- Ali Kılıç
- 14 Kas 2023
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 7 Ara 2023
Yazar: Ali Kılıç
Editör: Kadriye Hafif Çizer: Ebru Karagöz
Şef Editör: Behice Kavak

"Yetişkinlerin, çoğu zaman gece yarısı yaptıkları tadilatları merakla bekleyeceğim hiç aklıma gelmezdi,” diye geçirdi aklından. Tamir işleri sırasında çıkan o korkunç gürültüden, gökleri aydınlatacak kadar çıkan güçlü ışıklardan nefret ediyor olsa da evden kaçmak için bundan daha iyi bir zaman olamazdı.
Yetişkinler bir şeyleri tamir etmekte zorlandığı zamanlarda çocukları rahatlıkla kırabiliyorlardı. Böyle zamanlarda yetişkinler biraz gergin ve sinirli olurdu. Kimse çocukların nerede ve ne yapıyor olduğuyla ilgilenmez ve ayakaltında dolaşmalarını bile istemezlerdi.
Ödev defterinden kopardığı not kâğıdını yeniden çıkardı. Bir gözüyle annesinin de aralarında olduğu siyahlı yetişkinler grubunu gözetliyordu. Not kâğıdını gizlemek için o kadar çok katlamıştı ki açtığında bazı harfleri okumak neredeyse imkânsız hale gelmişti.
Tehlike anında saklanılacak yerler:
Fabrika bacası (Yoksa bina bacası ya da duman çıkan başka baca da olur.)
Dağların en üst kısımları.
Ağaç dallarının arası (Çocuklar buraya tırmanırsa seni yakalayabilir.)
Bazı arabaların bagajı (Çok kötü kokuyormuş.)

Tüm bu saklanma yerlerini yetişkinlerin anılarını dinlerken öğrenip gizli gizli not almıştı. İnsanların onu yakalaması hâlinde başına gelecekleri de öğrenmiş ama bunları not almak istememişti.
Şu an tek isteği insanların hayranlıkla baktığı gökyüzünden sihirli bir peri gibi yeryüzüne inmek. Ve her bineni kahkahalara boğan salıncakla buluşmaktı. Koca bir evren hatta gökler bile insanlığa hizmet ederken, minik bir bulutun salıncakta sallanması kadar masum ne olabilirdi ki?
“Geç kalacağım.” diyerek heyecanla katladığı not kâğıdını tekrar sakladı. “Keşke bulutların da bir pantolon cebi olsaydı,” diye geçirdi aklından. Tadilat işlerinin en yoğun zamanıydı. Yetişkin bulutlar, biraz daha gök gürültüsü ve şimşek ışıklarından sonra rahatsızlık verdikleri için insanlara birazdan teşekkür suları gönderecekler. İnsanlar buna yağmur diyor. Çok yoruldukları için bu sırada dinlenecekler, güneş doğunca toplanıp başka bir yere gideceklerdi. O zamana kadar bu yeryüzü macerasını çoktan bitirip kimselere yokluğunu fark ettirmeden geri dönmesi gerekiyordu.
İşte beklenen zaman geldi. Sırasıyla her yetişkin bulut, teşekkür sularını döktükten sonra beyaz renge bürünüp uykuya geçiyordu. Minik bulut ise kimseciklere fark ettirmeden kendini yeryüzünün çekimine bıraktı.
“Bir bulut kadar hafifim,” diyerek kıkırdadı. Bu benzetmeyi de insanlardan öğrenmiş ve çok hoşuna gitmişti.
Hem gece yarısı olduğu için hem de her taraf ıslak olduğu için çocuk parkında kimsecikler yoktu. Rüya gibi bir şeydi bu. Onca zaman uzaktan izlediği salıncağın dibine kadar sokuldu. Her detayını ayrı ayrı incelerken zihnini allak bullak eden o soru geldi aklına: Salıncak nasıl sallanır?
İnsanlar aleminde, anneler ya da arkadaşlar salıncağın sallanmasına yardım edebiliyorlardı. Ya da çocuklar ayaklarını hareket ettirerek hızlanabiliyorlardı. Ama kendisi ne yaparsa yapsın salıncağı bir türlü hareket ettirememişti. Bunu hiç düşünmemişti minik bulut. Tam umudu tükenmek üzereyken duyduğu bir sesle irkildi.
"Sallamamı ister misin?"
Eli telaşla not kâğıdını aradı. Heyecandan ve korkudan not kâğıdını bulamadı. Saklanacağı bir yer aradı, hemen uzaklaşmak isterken ses tekrar duyuldu.
"Korkmana gerek yok Çise, sakin ol, Esinti ben."
"Ödümü kopardın şakanın sırası mı?"
"Bildiğim kadarıyla bulutların yeryüzüne inmesi yasak. Yine bildiğim kadarıyla eğer bir insan, bulutu yakalamayı başarırsa onu emrine alır. Yine bildiğim kadarıyla…"
"Tek bildiğim eğer konuşmaya devam edersen bir insanın bizi fark edip her şeyi alt üst edeceğin. Yanında yetişkin rüzgâr var mı? Anlayamıyorum."
"Tamam, sakin ol yalnızım. Gökyüzünden indiğinden beri seni takip ediyordum. İstersen sallayabilirim gerçekten."
Çise hiç bu kadar korktuğunu hatırlamıyordu. Bir an insanlara yakalandığını zannetti. Böyle bir tehlikeye karşı hazırlıksız olduğu için kendine kızdı. Neyse ki Esinti’yi çok iyi tanıyordu. Bulutlar onların yol arkadaşıydı. İnsanlar bu duruma mihmandar bazen de taşıma şirketi diyebiliyor. Bu kelime Çise’nin annesine soracağı konular arasında.
Esinti minik bulutu saatlerce salladı. Minik bulut gözlerini gökyüzünden hiç ayırmadan sallandı. “Demek uzaktan yaşadığımız yer böyle görünüyor.” diye geçirdi aklından. Ayakları bulutlara değene kadar hızlı sallanmak istiyordu. Bu cümleyi de çocuk insanlardan öğrenmişti.
Aslında her ne kadar korkuyor olsa da çocuk insanlarla tanışmayı çok isterdi. En çok da bulutlardan şekil çıkarma oyununu birlikte oynamak isterdi. Bulutlar diyarında günün belirli vakitlerinde yetişkin bulutlar bir şekle benzemeye çalışır, minik bulutlarda bu şeklin ne olduğunu tahmin etmeye çalışırdı. Bu oyuna yeryüzündeki çocukların da katıldıklarını duyduğu zaman çok şaşırmış ve heyecanlanmıştı.
Çise salıncakta öylesine mutlu ve huzurluydu ki ne zaman uyuya kaldı, ne zaman gün ağarmaya başladı hiç anlamamıştı bile. Esinti’nin burnuna hafifçe dokunmasıyla gözlerini masmavi gökyüzüne açtı. Güneş birazdan sabah şovuna hazırlanıyordu belli ki.
"Neee, masmavi gökyüzü müüü? Herkes gitmiş! Neden daha önce uyandırmadın, mahvoldum!"
Çise çok korkmuştu. Bu korku, Esinti’nin salıncakta seslendiği zamanki korkusundan daha ağırdı. Böyle zamanlarda karnında bir ağrı hissederdi. Sisli bir günde annesini kaybettiğinde de karnı böyle ağrımıştı.
"Sakin ol. Telaş etmene gerek yok. Seni hızlıca yukarıya çıkaracak kadar gücüm var. Ne tarafa gittiklerini biliyorum. Çok mutlu uyuduğun için uyandırmak istemedim sadece."
Çise biraz rahatladı ama yine de karnındaki ağrı tam olarak geçmemişti. Esinti’nin de yardımıyla, birlikte yola çıktılar. Yol boyunca salıncakta gördüğü manzarayı düşledi. Tekrar yeryüzüne inip inemeyeceğini düşündü. Hala karın ağrısı geçmemişti.
Eve ulaştığında henüz kimse uyanmamıştı. Kimseye çaktırmadan hemen dolu bulutlarının arasına katıldı. Karnı ağrıyan bulutlar bir araya geliyor ve yeryüzüne dolu gönderdikten sonra rahatlıyorlardı. Çise tüm dolu yağışını yaşadığı macerayı düşünerek geçirdi.