Yok Olan Kuş
- Serap Doygun
- 4 Ara 2024
- 2 dakikada okunur
Yazar: Serap Doygun
Editör: Sevde Dilruba
Çizer: Büşra Şahin

— Kuş artık yok.
Kelimeler, çilli minik burnunu avucundaki elma çekirdeklerine yaklaştırdığı sırada dudaklarından dökülüverdi. Üzgün ve birazcık da hayal kırıklığına uğramış gözüküyordu. Nefes, koyu kahverengi gözlerini şaşkınlıkla açıp arkadaşına baktı. Aklındaki soruyu dile getirme konusunda birkaç saniyelik tereddüt yaşadı.
— Hiç mi yok?
Tatlı tatlı esen rüzgâr, altında oturdukları akçaağacın yapraklarını bir sağa bir sola salladı. Can, elma çekirdeklerini tırnaklarıyla kazıyarak açtığı küçük çukura dikkatlice yerleştirdi. Bakışlarını kaldırdı, arkadaşına baktı. Sesi kendinden emindi.
— Elbette yok. Dedem, kuşun öldüğünü söyledi.
Nefes bunu daha önce hiç düşünmediğini fark etti. Ölmek tam olarak ne demekti? Dedesi ile Can uzun uzun muhabbet ederlerdi. Onun bu konuda daha fazla şey bildiğine adı gibi emindi.
— Yok mu oldu yani?
Can, elma çekirdeklerinin üzerini toprakla örterken düşündü. Gözlerini kaldırdı ve bakışlarını titreşip duran kırmızı yapraklara dikti. Birkaç saniyelik sessizlikten sonra zihnini kaplayan bulutların yavaş yavaş dağıldığını hissetti.
— Elma gibi. Az önce sulu sulu, lezzetli ve yeşil elmalarımız vardı değil mi?
Nefes, onu onaylar şekilde başını salladı.
— Onları kütür kütür yedik ve artık yoklar. Ama elmaları yerken ne kadar mutlu olduğumuzu hatırlıyor musun?
Nefes kıkırdayarak karnını ovaladı.
— Evet, çok lezzetlilerdi.
Can arkadaşına gülümsedi.
— Kuş artık yok. Ona dokunamam, sesini de duyamam.
Titreyen dudaklarına engel olmaya çalışırken gözlerinden dökülen birkaç damla yaş toprağa yuvarlanıp elma çekirdeklerine can suyu oldu. Nefes arkadaşının hâline üzülmüştü. Ona iyice sokulup elini küçük omzuna attı. Can toprağa bulanmış ellerinin tersiyle gözyaşlarını sildi.
— Ama kuş aslında var biliyor musun? Sanki tüylerinin yumuşaklığı hâlâ parmaklarımın ucunda. Hatta bazen sesini de duyar gibi oluyorum.
Nefes eliyle arkadaşının kıvırcık saçlarını karıştırdı. Onu onaylar şekilde konuştu.
— Kafana konup saçlarını gagalaması da benim aklımda.
İkisi birlikte kocaman bir kahkaha attılar. Konuşmak iyi gelmişti. Can aniden ayaklandı.
— Hadi! Büyük çınara kadar yarışalım.
Nefes dünden razıydı. Rüzgârı arkalarına alıp neşeyle koşturdular.