top of page

YİYECEK ARANIYOR

  • Hatice Davşan
  • 20 Kas 2023
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 8 Ara 2023

Yazar: Hatice Davşan

Çizer: Melek Karaboğa Editör: Merve Dursun

Şef Editör: Behice Kavak

ree

— Selamünaleyküm.

— Aleykümselam bacı.

— İsmin nedir er kardeş?

— Fatih derler bana.

— Bu hazırlık da ne böyle?

— Sefere gidiyoruz bacım.

— Nereye?

— Valla doğuya doğru gidiyoruz.

— Nereye gittiğini bilmiyor musun?

— Bizim Padişah Sultan Selim demez öyle bize nereye sefer yapacağını. Güvenmiyor zaar* bize.

— Haber uçmasın diyedir. Ne zaman biter hazırlıklar?

— Bizim hazırlık işi kolay da yiyecek işi zor.

— Neden, yiyecek mi yok?

— Var, var da yol uzun, hava sıcak. Yanımıza çok alsak bozulur, az alsak yetmez.

— Bir çare bulunur elbet.

— Amma zor iş. Biz er adamız, boğazımıza iyi bakmamız gerek. Ondan ayrı, görüyorsun atlarımızı. Bizi taşıyorlar, bir de ağır yemekleri yüklersek olmaz; günahtır.

— Yemek için ayrı at eşlik etsin madem.

— Onların da canı can değil mi bacı?

— Öyle de... Bir çıkar yol yok mudur diye konuştum. Ne olacak ya?

— Bizim Padişah'ın anası Gülbahar Hatun bir şeyler yapmaya durmuş.

— Nasıl?

— Şöyle anlatayım ben sana. Neredeyiz biz?

— Maraş.

— Heh! Gülbahar Hatun buralı işte. Buradakilerle bir şey yapmaya çalışıyordu en son, konuşup duruyorlardı. Bugün yarın çıkar kokusu.

— Gerçekten de çıktı galiba. Bu koku da ne?

— Valla bilmiyorum ki. Dur iki dakika bekle sen, bakıp da geliyorum.

***

— Yemek sorunu çözülmüş bacım.

— Çözülmüş mü, nasıl?

ree

Dövmelik buğdayı, bol yoğurtla birlikte pişirmişler. Tuz, kekik bilmem ne atmışlar; dama sermişler, kuruyacakmış. Al sana yiyecek.

Yeter miymiş öyle?

— Yetermiş ki padişahımız tamam demiş bacım. Şimdi herkes damın üzerinde, daha kurumadan yiyor. Firik deniyormuş kurumadan önceki haline. Ben de yedim, valla bir tatlı bir tatlı. Al, sana da getirdim.

— Eksik olma.

— Nasıl, beğendin mi?

— Bilemedim.

— Buldun mu yiyeceksin bacım, nimet ayırt edilmez. Ahan da bizimkiler toparlandı. Yolcu yolunda gerek, ben gidiyorum bacım. Kendine iyi bak, bizlere dua et. Var mı bir diyeceğin?

— Bu yiyeceğin adını demedin kardeş. Firik mi bu?

— Yok bacım yok, buna tarhana demişler. Haydi eyvallah!

O günden bugüne kadar gelen Maraş tarhanasını sen de duydun mu?

ree

Kahramanmaraş halkı yaz geldiğinde, özellikle temmuz ve ağustos aylarında, içi dövme dolu büyük tarhana kazanlarını kaynatmaya başlarlar. Kocaman bir tahta kaşıkla da karıştırırlar kaynayan dövmeyi. Bu kaşık ve kazan tıpkı bir devin mutfağından ödünç alınmış gibidir. Daha sonra pişen ve soğuyan dövmeye yoğurt eklerler, bir güzel yoğururlar. Kekik, çörek otu gibi baharatlar da unutulmaz tabii. Sırada tarhanayı dama sermek vardır. Çiğlerin üzerine ince ince serilir. Güneşte kuruduktan sonra da afiyetle, bol bol yenir. Ceviz ve badem ise yanına pek bir yakışır.

Peki senin bir tarhana markan olsaydı, özel tarifin nasıl olurdu? Tarhananın içine ne koyardın?

KAYNAKÇA:

 
 

©2023, Recep Bilal Aksu tarafından kurulmuştur.

  • Instagram
bottom of page