YAPRAK KOLEKSİYONU
- Aysel Yardımcı
- 25 Nis 2024
- 3 dakikada okunur
Yazar: Aysel Yardımcı
Editör: Gülşah Sarı
Şef Editör: Behice Kavak

Ben bir köpeğim.
Munumali’nin denize inen yokuşlarında, insanlarla ve diğer akrabaları ile yaşayan, sapsarı ve kabarık tüylerimle, ailemizde ırkımıza dair, “Acaba atalarımızdan birisi bir Golden olabilir mi?” sorusunun kaynağı olan, bir sokak köpeğiyim. Gördüğü eşsiz yaprakları toplayan bir köpek. Garip değil mi? Evet, farkındayım. Bunu bana durmadan köpek sürüm zaten hatırlatır. Genç bir köpeğin böyle şeylerle oyalanması vakit kaybıymış. Güçlü ve sağlıklı bir yetişkin köpek olmak için çalışmam gerekirmiş.
Tüm bunları düşünerek yürüdüğüm bir sonbahar günü, yerlerde renk renk bütün ihtişamıyla sergilenen yapraklardan gözlerimi ayıramıyordum. Bir yandan da kendimi tutmaya çalışıyordum. Çünkü yetişkin bir köpek böyle olmalıydı. Ama gözlerim aşağıya kayıp duruyordu. Bir bant olsa onları yukarıda daha rahat tutabilirdim, sanırım. O anda yaşlı köpeğin bana seslendiğini duydum, ön patisiyle “gel” işareti yapıyordu. Ona doğru yürüdüm.
─ Ne yapıyorsun öyle gözlerinle garip garip? Sen kimsin bakalım?
─ Şeyy, belki beni biliyorsunuzdur. Hani şu yaprak toplayan garip köpek.
─ Yaprak mı? Neden topluyorsun onları?
İlk defa sorulmuştu bu soru bana. Bunu paylaşma fikri beni heyecanlandırdığı için kalbim birden hızlanıp atışlarıyla kulaklarımı bir aşağı bir yukarı gıdıklıyordu. Başladım anlatmaya, “Dünyaya gözlerimi açtığımda yanımda 3 kardeşim ve annem vardı. O unutulmaz geceyi yaşadığımızda biz doğalı henüz iki hafta olmuştu. Kardeşlerimle hiç yerimizde duramaz, kıpır kıpır zıpır zıpır oynar dururduk. Etrafımızdaki her şey bizim için yeniydi. İlk gördüğümüz her şeyden korkuyorduk. Dal görünümlü bir yılan, kamufle olmuş bir kaplan, sinirli bir anne kedi, ani hareketler yapan -ve izlemesi pek keyifli olsa da her seferinde irkildiğim- sincap acayip bir yerlerden fırlayabilirdi. Annemiz yanımızdaysa onu izlerdik, o yaklaşırsa biz de yaklaşırdık. Eğer değilse ilk öne atılan hep bendim. Bu yüzden ismim Cesur ya! Neyse, işte bir gece soğuğun dişlerimizi titreterek şarkı mırıldattığı, gözlerimi kocaman açsam da hiçbir şey göremediğim karanlıkta yağmur başladı. Biz, gök gürültüsünde annemsiz kalmamıştık hiç. Peki ya annem de korktuysa? Onu aramaya karar verdim. Uzun süre yürüdüm. Yağmur öyle çok yağıyordu ki tüylerimden akan sularla âdeta koca bir kova dolardı. Karanlıkta sokakları tanıyamaz oldum. Yorgunluktan nerede olduğumu bile tam göremeden bir ağacın altına kıvrıldım. Sabah uyandığımda üstümde bir sürü yaprak vardı. Gece boyunca sırılsıklam olmuş tüylerimi sıcacık ısıtan ve pofuduk bir minderdeymişim gibi mışıl mışıl uyumamı sağlayan, rengârenk ve çeşit çeşit güzel yapraklar.”
─ Demek daha küçücükken tanıştın yapraklarla öyle mi?
Anlatma şevkim hâlâ devam diyordu, heyecanım kafamı ve vücudumu ele geçirmişti. “Evet, bana hâlâ o günü hatırlatıyor ve bir şarkı fısıldıyorlar tıpkı o günkü gibi, ‘Korkmuş ve umutsuzsan, aç gözlerini de bir bak. Etrafını sardıysam, anla ki güvendesin. Gök gürültüsü bir şarkıdır, ona eşlik etmelisin. Etrafta bir sürü köpek, şimdi kalk da bir bak.’ Hiç bitmeyen bir şarkı.”
─ Eee, peki sonra ne oldu? Yuvanı bulabildin mi?
─ Gücümü topladım ve köpeklere sora sora yürüdüm. Sonra tanıdık pamuk şekerciyi gördüm. Sonra da bizim bakkal amcayı. Sokağın sonundaki oyuncakçıyı da görünce rahatladım. Ben vitrinlere dalmışken bir ses geldi kulağıma. Korkmuş, hem kızgın hem de sevinçli bir anne sesi. Arkama baktığımda annemleri gördüm. Onlar da beni merak edip aradığı için buluşuverdik sokağın ortasında. Annemin sesindeki kızgın ton neyse ki çok uzun süre kalmadı. O günden sonra yaprakların güzelliği her gün daha fazla ilgimi çekmeye başladı. Sonbaharla dökülen, doğayı sarının her tonuna boğan, kimi küçük kimi büyük, kimi uzun kimi yassı bu yapraklar ilkbaharla tekrar canlanıyor, yeşeriyordu. Nasıl sıradan olabilirler ki?
─ Bazı güzelliklerin bir sırrı vardır biliyor musun? Onlar, güzelliklerini sadece fark edenlere göstermek isterler, diyerek uzattı elindeki yaprağı yaşlı köpek.
O giderken ben de bana hediye ettiği yaprağı inceledim. Vay be! Daha önce böylesini hiç görmemiştim. Hem de büyüdüğünde yapraklar kadar güzel bir kelebeğe dönüşecek olan bir tırtıldan hatıralı.