top of page

UNUTMA MAKİNESİ

  • Yazarın fotoğrafı: Nur Banu İlerigelen
    Nur Banu İlerigelen
  • 20 Şub 2024
  • 3 dakikada okunur

Yazar: Nur Banu İlerigelen

Editör: İklima Yıldırım

Şef Editör: Behice Kavak


ree

2025 yılının son çeyreğiydi. Tüm dünyayı etkileyen ve her şeyi anlaşılmaz hâle getiren elektromanyetik bir patlama yaşandı. Doğaya ve içinde yaşam süren canlılara çok büyük zararlar verdi. Ama en büyük zararı görenler onlar değildi. İnsanların yaşadıkları çok daha acı vericiydi. İşin garibi bu anları asla unutmuyor olmalarıydı. Elektromanyetik patlama insanların beynindeki hafıza mekanizmasını bozmuştu ve zavallı insanlar unutmayı unutmuştu. Evet işte olan buydu. Artık hiç kimse hiçbir şeyi unutmuyordu. Hem de hiçbir şeyi… Aradan onlarca yıllar geçse de en ufak ayrıntılar bile dün yaşanmış gibi pas parlak duruyordu. Ne 2026 yılının Ekim ayının on birinci gününü hava durumunu ne de iki sene önce tam da bugün akşam yemeğinde ne yediklerini unutmuşlardı. Yedi sene önce okudukları bir kitabın son cümlesini bile hiç düşünmeden söyleyebilirlerdi. Bu durum herkesin çok hoşuna gitmişti. Yaşasın, demişlerdi, “Artık unutmak yok! Unutmak bir hastalık ve her ayrıntıyı hatırlamak müthiş zeki hissettiriyor!" O günden sonra babalar çocuklarının doğum günlerini, annelerse ocakta yemeklerini unutmuyordu. Özellikle öğrenciler bu işten kârlı çıktılarını düşünüyordu. Sınavlarda daima yüksek not alıyor, mükemmel karnelerle eve dönüyorlardı.

Patlama aslında pek çok insanı mutlu etmişti, ancak zaman geçtikçe bunun çok da güzel bir şey olmadığını düşünmeye başladılar. Kimisi dedesi vefat ettiği için senelerdir ilk günkü gibi ağlıyordu. Kimisi babasını o çok istediği bisikleti almaya ikna edemediği için aylardır mutsuzdu. Kimisi de kalbini kıran insanları unutmuyor, bu yüzden de kimseyle görüşmüyordu. Unuttukları bir şey varsa o da bu insanların en son ne zaman güldüğüydü. Zaten o da elektromanyetik patlamadan önceydi, yani çoooookkk önce...

Garip ötesi garip şeyler tarihte her zaman yaşanmıştı. Ancak böylesini kimse görmemişti. İnsanların hiçbir şey unutmaması gerçekten de düşündükleri gibi harika değildi. Ancak bununla beraber çok daha büyük bir problem ile karşı karşıyaydılar. Hiçbir şeyi silip atmayan insanların beyinleri gittikçe büyüyordu. Ve o beyni taşıyan kafalar da… Her şeyi yiyen birinin göbeği nasıl büyürse her şeyi hatırlayan bu insanların kafaları da aynı o şekilde büyüyordu. En başta çok fark edilmeseler de zamanla insanlar kafalarını taşıyamamaya başladılar. Hatta kimileri kafalarını kucağına alıyor, kimileri de sırtına yüklüyordu. Ama bu sefer de da boyunlarına kramplar giriyordu. Tahmin edersiniz ki böyle yaşamak hiç kolay değildi.  

Bu böyle sürüp giderken Aziz adında bir genç bu patlamanın etkilerinin tersine çevirmenin yollarını arıyordu. Bir şeyler bulmaya çok yakındı. Üç yıldır üzerinde çalıştığı bir makine vardı. Neredeyse test aşamasına ulaşmıştı. Bu makine, içine giren insanın beynindeki hafıza mekanizmasını tamir edebilmek üzere icat edilmişti. İşlem hiç kolay değildi, üstelik çok da uzun sürüyordu. Bu yüzden Aziz, makineye bir oturak koymayı da ihmal etmemişti. Makinenin içine girdi, oturdu ve kafasını makinenin yuvarlak bölmesine yerleştirdi. Mavili kırmızılı ışıkları yanmaya başladı. Bu, makinenin çalışmaya hazır olduğunun işaretiydi. Aziz başlatma düğmesine basıp beklemeye başladı. O kadar heyecanlıydı ki kalbi yatakta zıplayan çocuklar gibi göğsünün içinde adeta zıplıyordu. Uzunca bekleyişin ardından makineden “dinggg!” sesi duyuldu. Bu ses makinenin işlemi bitirdiğini gösteriyordu. Aziz önce kafasından kabloları çıkardı daha sonra da kafasını kaldırarak makineden çıktı. Kapağını nazikçe kapatarak dede yadigârı koltuğuna oturdu. Meraktan aklını kaçıracaktı. Acaba gerçekten işe yaramış mıydı? Bunu anlamanın tek bir yolu vardı. Hemen üç sene önce yediği en lezzetli köfteyi düşündü. Ahhh! Çok net hatırlıyordu. İki sene önceki kışta ilk karın düştüğü gün ve saati düşündü. Off! Onu da yarım saat önce yaşamış gibi hatırlıyordu. Patlamanın ertesi günü 3 Kasım 2025 yılında yürüyüşe giderken yolda gördüğü köpek sayısını düşündü. Evet! Ahh evet! İşte bunu hatırlamıyordu. Mutluluktan uçabilirdi. Zaten kuş gibi hafif hissediyordu. Avazı çıktığı kadar bağırarak kendini dışarı attı. Dünyanın düzeninde her şeyin bir işlevi vardı. Ne kadar kötü görünse de unutmak bile büyük bir sevinç kaynağıydı!

 
 

©2023, Recep Bilal Aksu tarafından kurulmuştur.

  • Instagram
bottom of page