top of page

UBUNTU

  • Yazarın fotoğrafı: Tuğba Mercan
    Tuğba Mercan
  • 13 Haz 2024
  • 4 dakikada okunur

Yazar: Tuğba Mercan

Editör: Ali Kılıç


ree

Hadi Tanış Olalım (Neden Buradayız?)

 Merhaba! Öncelikle nasıl hissettiğimden bahsetmek isterim. Rengârenk ilkbahar sonrası dondurma mevsimine erişmiş çocuklar gibi heyecanlı hissediyorum kendimi. Beni bu kadar heyecanlandıran şey ise, burada yepyeni bir köşeye başlıyor olmam. İşin daha heyecanlı olan tarafı ise bu köşeyi birlikte yapacak olmamız.

"Ne köşesiymiş bu?" dediğini duyar gibiyim. Aslında köşemiz için başlıkta yazan "ubuntu" kelimesini kullanmak isterim, ama bu kelimenin ne anlama geldiğini sana anlatmadım henüz. O yüzden köşemize “iyilik köşesi” diyelim. Köşemiz için birlikte güzel bir isim bulabilir miyiz ne dersin? Hadi deneyelim!

"İyilik Ekibi" nasıl bir isim? Sloganı da şöyle olabilir; "İyilik bizim işimiz."

Ya da "iyilik için yarışanlar" olabilir mi? Sloganı da şöyle olur: "İyilikte yarışalım!"

Biraz gizemli olsun istersen de "Grup GİT" diyebiliriz. Sloganımız da “İyilik neredeyse, hemen oraya GİT!”

Bunlar benim fikirlerim, dilersen sen de aklından geçenleri bana yazabilirsin. Ne de olsa artık biz bir ekibiz.😊

 

Sağlam bir ekibin sağlam bir öyküsü olmalı!

İyilik köşemize bir Afrika atasözüyle başlamak isterim:

“Hızlı gitmek istiyorsan yalnız git, uzağa gitmek istiyorsan birlikte git.”

Bu cümleyi ilk duyduğun zaman sana biraz karışık gelmiş olabilir. Daha anlaşılır olması için sana bir hikâye ile anlatmak istiyorum.

Bir bilim insanı, Afrika’da bulunan bir kabiledeki çocuklara yeni bir oyun önermiş. Oyun bir hedefe ulaşma oyunuymuş. Önce bir başlangıç çizgisi belirlemişler. Bu çizgiden 100 metre ilerideki ağaca ilk ulaşan yarışı kazanıp ağacın altındaki meyveleri yiyebilecekmiş. Yarış başlamış, ama hiç beklenmedik bir şey olmuş. Çocuklar hızla koşarak ağaca ilk giden olmak için yarıştılar sandın değil mi? Bilim insanı da tıpkı senin gibi düşünmüş ama hiç böyle bir şey olmamış.

Yarış başladığı zaman bütün çocuklar önce sakince el ele tutuşmuşlar ve aynı anda ağacın yanına ulaşmışlar. Ağaca vardıklarında ağacın etrafında daire şeklinde toplanarak meyveleri hep birlikte afiyetle yemeye başlamışlar.  Antropolog bu duruma çok şaşırmış. Çocuklara yarışı kazanıp meyveleri tek başına yiyebilecekken neden böyle bir şey yaptıklarını sormuş.

Çocuklar hiç düşünmeden ve hep bir ağızdan "Ubuntu yaptııık!" diye bağırmışlar. "Yarışı kazanamayan arkadaşlarımız mutsuzken, yarışı kazanan olarak tek başına ödülü yememiz imkânsız bir şey," demişler.

Ubuntu, Ubuntu nedir bu Ubuntu?

 Ubuntu kelimesi; Güney Afrika’da 200 yıldır kullanılan eski bir kelime. “Senden dolayı varım, ben senden dolayı benim” anlamına geliyormuş. İyilik kelimesini ne güzel de anlatan bir tanımlama değil mi? Aslında hepimizin bir yün yumağı gibi bir arada, şöyle pofuduk pofuduk olmaya ihtiyaç duyduğumuzu aynı zamanda paylaşarak bir arada ne kadar mutlu olacağımızı fark etmemizi sağlıyor.

İyilik her yerde!

 Mademki iyilik hareketleri için örneğimize Afrika’dan başladık o zaman bu kıtada gezmeye biraz daha devam edelim. Yeni hikâyemiz Tanzanya’da bulunan Zanzibar adasındaki Masai kabilesinde geçiyor. Şimdi sıkı dur, bu hikâyenin kahramanı bir Türkiyeli. Evet evet yanlış duymadın. Yıllar önce ülkemizden gelip buraya yerleşen kahramanımızın adı Sevde Sevan Usak. Kendisi burada yaptığı güzel işlerden dolayı Türkiye’de “İyilik Ödülü” almış. 

İyilik köşemizde kendisinden neden bahsettiğimi merak ediyorsan hemen anlatıyorum. Masai kabilesinde su bulmak neredeyse imkânsızmış. Ailenin su ihtiyacı için her gün saatlerce yürüyüp su taşımak gerekiyormuş. Kahramanımız bu kabilede “susuz, ağaçsız okul kalmasın” diye bir çalışma başlatmış.

Tüm kabile ile birlikte başlattıkları bu güzel çalışma sayesinde hem su kuyuları açıyorlar hem de meyve ağaçları ve sebze fideleri dikiyorlarmış. Yine bir ubuntu örneği olmuş, anlayacağınız. Hedefleri Tanzanya’da bir milyon meyve fidanı ekmekmiş.

İyilik çocuklara dokununca daha bir güzel!

Kahramanımız sadece su kuyuları açmak ve ağaç fidanları dikmekle kalmamış elbette. Farklı sebeplerle anne ve babası olmayan çocukları sahiplenerek onların ihtiyaçlarını karşılamaya başlamış. Onlarla aile olmuş. Hatta içlerinden iki çocuğu evlat edinmiş. Ne kadar güzel bir davranış değil mi?

Şimdi biraz bu kabileden bahsetmek istiyorum. Kabile de tıpkı bizde olduğu gibi özel günlerde bir araya gelinir ve yardımlaşarak yemekler dağıtılırmış. Burada yaşayanlar paylaşıma çok önem veriyorlarmış. Mesela bir çocuk için bir şey alınacaksa kabiledeki diğer çocuklara da alınması gerekiyormuş.

Her hafta köyün şefi ve yaşlıları öncülüğünde bir toplantı düzenlenirmiş. Çocukları ile anlaşmazlık yaşayan ailelere yardımcı olurlarmış. Düşünsene, bu kabilede çocuk olmak harika değil mi?

Bu kabile çocuklara özen göstermeye henüz bebekken başlıyormuş. “Aktarma Gelenekleri” adını verdikleri bir adetle; bir bebek daha birkaç günlükken beline masai kemeri yapılarak takılır, el, ayak ve boynu süslenirmiş. Yani bebek büyürken bedeninin bir parçası gibi kabullenirmiş bu kemeri.

 Şimdi sıkı dur. Bu kabiledeki bebeklerin doğar doğmaz adı olmuyor. Ona isim vermek için biraz büyümesini ve bir konuda becerikli olmasını beklerlermiş. Ne kadar ilginç.

Bu kabilede her çocuğun bir şarkısı var!

 Aktarma geleneğinin ilginç uygulamaları bulunuyor. Bazı kabilelerde her çocuğun kendine ait bir şarkısı varmış, düşünsene annen sana ait özel bir şarkı söylüyor ve o sadece senin şarkın oluyor. Yaa! Çok havalı bu. Hayranlarıma imzalı fotoğraf falan vermeliyim. “Şarkınız çok beğenildi, ilhamı nereden aldınız? Diyene cevabım hazır “Annemden tabii.” Afrika’da müzik içten dışa doğru uzanan bir köprüymüş.  Zaten onların müzik ve dansları da çok eğlenceli değil mi? Bu dansların ritimlerini çocuklar yürümeye başladıklarında öğreniyorlarmış.

Mutluluk, kutlama, eğlence, hatta üzüldüklerinden bile müzik onlar için önemliymiş. Masai dansında erkeklerin en yükseğe sıçraması çok beğenilirmiş. Babalarımızı öyle hayal edince bize biraz komik geldi.

Ekip hazır mıyız?

Bak, ne diyeceğim; ne yapalım biliyor musun? Mademki iyilik konusunda ekip arkadaşı olduk o zaman bu isme yakışır bir iyilik yapmak çok havalı olur diyorum. Hımm! Bir düşünelim bakalım, ne yapabiliriz. Aaa! Tamam, buldum.

“İyilik Ekmek” Mesela sınıfta paylaşarak yediğiniz çekirdekli meyvelerin tohumlarını ilk önce saksılara, biraz büyüdükten sonra da bu fideleri okul bahçesine dikmek harika olmaz mı?

Bunu ailenden yardım alarak evde de deneyebilirsin. Tek yapman gereken minik bir saksıya meyve - sebze tohumu ekip onu güneş gören bir pencere önüne bırakmak.

Hey, biz bir ekibiz; bütün işi sana yaptırıyorum sanma sakın. Ekip arkadaşın olarak bana düşen görevse yaptığın bu iyiliğin resmini benimle paylaşırsan bunu dergide yayınlamak. Hadi bakalım pamuk kalpler iyiliğe😊

 
 

©2023, Recep Bilal Aksu tarafından kurulmuştur.

  • Instagram
bottom of page