TERZİ KALA BALIK
- Hatice Okuducu Karadaş

- 8 Eki 2024
- 2 dakikada okunur
Yazar: Hatice Okuducu Karadaş
Editör: Gülşah Sarı
Çizer: Sena Akıncı

Merhaba arkadaşlar, ben Balık Kala. Sizi Akvaryum Tera’dan selamlıyorum. Adım Kala ama terzi olduğum için Terzi Balık Kala diyorlar bana. Bu mesleği seçmemin bir sebebi var. Ne mi? Küçüklüğümden beri hep dikdörtgen, üçgen, sekizgen, çokgen gibi daha adını bilemediğim bir sürü şekli severek kesip biçiyordum. Terziliğin geometriyi sevmekle doğrudan ilişkisi var bence. En azından benim için öyle. Elinize kumaş ve makası alınca bir şekli hayal etmeniz yeterli. Sonuç inanılmaz oluyor. Yani sonuç iyi de olsa kötü de olsa inanamıyorsunuz.
Gittiğim balık okulunda öğretmenim de bu konuda kabiliyetli olduğumu görünce ailemle konuşmuştu. Ailem de el becerilerimi geliştirecek atölyelere yazdırdı. Hiç aksatmadan hepsine gittim. Bir gün önünden geçerken merak edip girdiğim terziye babam beni çırak olarak verdi. Her işte usta olmanın yolu önce çırak olmaktan geçermiş. Babam hep böyle söylerdi, haklıymış. Neyse, size geçenlerde başıma gelen bir olayı anlatacağım.
Bir gösteri için bana toplu sipariş vermişlerdi. Gece gündüz titizlikle çalışarak siparişlerin her birini tam zamanında yetiştirdim. Kıyafetleri sahiplerine teslim ettiğimde hemen denemek istediler. Deneyen sırtından bir daha çıkarmak istemedi. Bayılacağınız bir işçilik ortaya çıkarmıştım. Bana bir medihler, bir beyitler… Ah görseydiniz iltifatlar havada uçuştu.
O günden sonra dükkânımın müşteriden cadı kazanı gibi fokur fokur kaynayacağını düşünmüştüm. Düşünmekle de kalmayıp kumaş yetmez diye fazladan kumaş siparişi, ip siparişi, -iğnem kırılır da zamanında iğne alamam diye- iğne siparişi, -dikiş makinem için- yağ siparişi, bol bol enerji, e bir de hayal gücü siparişi verdim. Hızlı kargo yaptıklarından hepsi şıp diye gelmişti. Yeni malzemelerle iki müşterimin daha siparişlerini tamamlayıp vermiştim. Daha çok müşteriye hazırdım ama büyük bir sorun vardı. Dükkânıma gelen giden olmadı. Daha da acayip olanı haftalarca sinek avladım.
Son müşterilerimden biri, Beta balığıydı. Ona diktiklerimi beğenmediler desem öyle olmamıştı. Dikmiş olduğum kırmızı pullu elbiseyi çok beğenmişlerdi. Zebra balığına diktiğim kıyafete bayıldıklarını söylemiyorum bile diyecektim ama söyleyeceğim. O da beş gün dört gece konuşulmuştu. Tabelam deseniz o da her zamanki yerinde duruyor, sapasağlam. “TERZİ BALIK KALA”
Ee, her şey yolundayken yolunda olmayan neydi peki?
Olayın gizemini aydınlatmak için bizim Moli’ye bir şey dikmeye karar verdim. Her zamanki titizliğimle elbise diktim. Kendisini yanıma gelmesi için aradım. Ben gidip veremezdim çünkü diktiğim diğer elbiseleri görsün ki başkalarına da anlatsın. Laf aramızda anlatmayı biraz sever. Biraz mı? Tamam tamam bayılır. Aradan biraz zaman geçince Moli geldi. Gelir gelmez gözleri yeni diktiklerimde kaldı. Cadı olsaydım kesin ona büyü yaptım zannederlerdi. Neyse ki değilim. Onun biraz kendine gelmesini bekledikten sonra olanı biteni anlattım. Başladı gülmeye. Ben yardım eder diye beklerken sinirlerimi iyice bozmasın mı! “İlahi Kala Balık” deyip deyip gülüyordu. Nice sonra anlatmaya karar verdiğinde böyle bir şeyden haftalarca müşterisiz kalacağımı düşünmezdim.
Gösteriye diktiğim elbiselerden sonra yeteneğimden dolayı adım çok konuşulmuş. Bu zaten bildiğim bir şeydi. Bilmediğim ise, adımın yanlış konuşulmuş olmasıydı. Diktiklerimi giyenler kendilerine daha, “Kim dikti?” diye sormaya kalmadan, “Terzi Kalabalık!” demişler. Bütün balıklar da, “Terzi kalabalıksa o terziye gitmeyelim bu modeli diğer terziye diktirelim, gidersek sıra Akvaryum Tera’dan Büyük Okyanus’a kadar uzar gider,” diye başka terziye gitmişler.
Vay ki ne vay! Boşu boşuna haftalarca sinek avlamışım. Anlayacağınız adım Kala, ama başım gerçekten kalabalık.