TERS DÜNYADA BİR GÜN
- Emine Gümüş

- 1 Haz
- 3 dakikada okunur
Yazar: Emine Gümüş Editör: Esmahanım Yalçın Çizer: Rümeysa Gedik

Yusuf, gece yarısı haritayı takip ederek ilerliyordu. Bildiği kurallar burada işlemiyordu; ağaçlar yere doğru büyüyor, gökyüzü yer değiştiriyordu. Zirvesinin ardında baş aşağı duran binalarla dolu devasa bir dağ yükseliyordu: “Ters Yüz Şehri” Buraya nasıl geldiğini düşünmeye vakti yoktu. Bildiği tek şey vardı, bu dünyanın sırrını çözmeliydi. Korkuyla karışık bir heyecan hissetti ama merakı ağır bastı. Cesur olmalıydı. Güneşi sırtına alıp tırmanmaya başladı. “Buraya kadar geldim, geri dönemem,” diye düşündü. Zirveye ulaştığında karşısında ters yazılmış bir tabela belirdi: RİG NADARUB
İçeri girince bir anda yere çakıldı ya da o öyle sandı. Çünkü aslında baş aşağı duruyordu. İlk başta hiçbir şey anlayamadı çünkü her şey çok garipti. Gördüğü şeyler karşısında ağzı açık kaldı. İnsanlar elleri üzerinde yürüyorlar, arabalar gökyüzünde gidiyordu. Evlerin çatısı yere, temelleri gökyüzüne bakıyordu. Tersine akan nehirler ve yerden uçan kuşlar görüyordu. Şehir o kadar tuhaftı ki Yusuf, nereye bakacağını bilemedi. Burada her şey tersineydi. İnsanların birbirleriyle iletişimi bile farklıydı. Merhaba demek istediklerinde hoşça kal diyorlardı. Kahvaltılarını gündüz değil, gece yapıyorlardı. Gündüzleri uyuyorlardı, geceleri çalışıyorlardı. Ayakkabılarını kafalarına takıyorlardı. Sporları bile farklıydı. Mesela futbolu ayakla değil, kafayla oynuyorlardı.
Ancak bu şehrin sakinleri hayatlarından oldukça memnundu. Herkes çok mutluydu, hep gülüyor ve eğleniyorlardı. Ters olmak burada sıradan bir şeydi. Birileri bir şeyi yanlış yaptığında eleştirilmiyor, aksine her şeyin tersine işleyişi herkes tarafından kabul ediliyordu. Bu yüzden burada kimse stres yaşamıyordu. Örneğin, Ters Yüz Şehri’nde arabalar gökyüzünde gittiği için hiç trafik kazası yaşanmıyordu. Üstelik şehirde trafik ışıkları olmamasına rağmen trafik sıkışıklığı bile olmuyordu. Burada her şey tersine işlediğinden insanlar yaşlandıkça daha dinç ve enerjik hissediyordu. Hatta insanların yaşları ilerledikçe gençleşiyorlardı. Bu şehirde susadığında eğilmene gerek kalmıyor, ağzını açman yeterli oluyordu.
Yusuf, Ters Yüz Şehri’nde olmaktan korkuyordu ama aynı zamanda büyülenmişti. “Vay canına! Tam hayal ettiğim gibi,” diyerek şehri keşfetmeye başladı. Tersine dönmüş bir kafede oturup ters bardakta meyve suyu içti. Sonra ters dönmüş bir sinemada baş aşağı film izledi. Bu şehir kesinlikle çok eğlenceli diye düşündü. Yusuf şehrin bu garip düzenine tam alışmışken bir anda insanların sokakta telaşla koşturduğunu fark etti. Herkes bir yeri işaret ediyordu. Yusuf da onların baktığı yere döndü ve çok garip bir şey gördü. Şehirdeki bir ev... Düzdü. Düz olan ev, şehrin kurallarına tamamen aykırıydı. Bu, şehir için bir felaketti. Şehirde her şey ters olmak zorundaydı. Eğer bina düz kalırsa diğer binaları da etkiler ve şehrin büyüsünü bozardı. Düz şeyler çoğalırsa Ters Yüz Şehri sıradan bir yer hâline gelirdi. Hâliyle şehrin büyüsünü kaybetmesi an meselesiydi. Evin önünde toplanan insanlar kendi aralarında fısıldaşıyor, “Şehrin dengesi bozulmuş. Burayı eski hâline döndürebilmek için cesur birinin, şehrin merkezine gidip saat kulesinin çarkını tersine çevirmesi gerek,” diyorlardı.
Saat kulesinin çarkı, şehrin merkezinde dev bir çukurun derinliklerindeydi. Oraya ulaşmak için çok zorlu bir yoldan geçmek gerekiyordu. Yusuf bu görevi üstlenmeye karar verdi. İlk olarak bir nehirden geçmesi gerekiyordu. Ama bu sıradan bir nehir değildi. Yukarıya doğru akan bu nehirde baş aşağı duran bir kayığa binerek kürek çekmeye başladı. Ters dönmüş köprülerden geçti, baş aşağı duran merdivenleri tırmandı ve sonunda çukurun kenarına ulaştı. Çukurun içi karanlık ve ürkütücüydü. Yusuf çukura inerken çok korktu ama sonunda çarkı buldu. Karşısında, devasa büyüklükte bir saat çarkı vardı. Tüm gücüyle çarkı çevirmeye çalıştı. Ancak çark yerinden kıpırdamadı. Daha fazla güç harcadı ama bir türlü hareket ettiremiyordu. Bir an durup düşündü. Ters Yüz Şehri’nde her şey ters çalışıyorsa belki de çarkı ters yöne çevirmesi gerekirdi. Derin bir nefes alarak bu kez çarkı tersine çevirdi. O anda aniden şehir titredi, garip bir ışık etrafa yayıldı ve düz olan ev yavaşça tekrar tersine döndü. İnsanlar coşkuyla alkışladı. “Ters Yüz Şehri kurtarıldı!” diye bağırdılar. Yusuf, şehri kurtardığı için mutluydu. Herkes Yusuf’u kutladı. O, Ters Yüz Şehri’nin kahramanı olmuştu. Yusuf, başını kaldırıp gökyüzüne -ya da yere- baktı ve hafifçe gülümsedi. Heyecanla içini çekti. Aslında Ters Yüz Şehri’nde macerası daha yeni başlıyordu.