top of page

SEVDİĞİN ŞARKININ SESİ DUYULMAZSA

  • Bilge Bilgehan
  • 15 Haz 2024
  • 1 dakikada okunur

Yazar: Bilge Bilgehan

Editör: Sevde Dilruba Ünyeli

ree

Kukinta, her pazar sabahı olduğu gibi gün doğumunun kızıllığıyla uyandı.  Çıplak ayaklarıyla bahçeye soluksuz koştu. Toprağın serinliği iliklerine işledi ama aldırmadı. Üzerindeki çiğ damlaları henüz kurumamış gülleri bir çırpıda kiraz rengi eteğine topladı. Yıllara meydan okuyan taşlıktan sekerek eve geri döndü. “Sabahın köründe beni sen mi uykumdan uyandırdın?” diye gıcırdayan ahşap kapıya inat sessizce içeri süzülüverdi.

Herkes masada yerini almıştı. Annesi, babası, abisi… Anneannesi buğulu yosun rengi gözleriyle bir masadaki güllere, bir torununun elindeki diken izlerine daldı. Kukinta’nın eteğinde inatla, küstahça asılı kalan yapraklar nasıl da rahattılar. Yaşlı kadının torununa her bir bakışında, yılların acısı, hüznü ve özlemi vardı. Kukinta gülümserken birden masadaki kırmızı, sarı, mavi renkli güllerin şarkısını yüreğinde duydu. Sessiz nağmeler salonun duvarlarında yankılandı. Her bir notasında ailesine olan özlemi, hüznü ve sevgisi vardı.

Kırmızı, annesinin; sarı, babasının; mavi, abisinin renkleriydi. Ailesi, her hafta sonu olduğu gibi sessizce ve bir o kadar da çığlık çığlığa yemek masasındaki vazoda yerlerini almışlardı. Kukinta, kahvaltısını anneannesiyle yalnız yapacak olsa da. Beş yıldır olduğu gibi.

 
 

©2023, Recep Bilal Aksu tarafından kurulmuştur.

  • Instagram
bottom of page