top of page

SAKLI ORMAN-MAYDANOZ SEVMEYEN TAVŞANLAR

  • Yazarın fotoğrafı: Serap Doygun
    Serap Doygun
  • 8 Eki 2024
  • 3 dakikada okunur

Yazar: Serap Doygun

Editör: Sevde Dilruba Ünyeli

Çizer: Fatıma Betül Kanat



ree


Mini o sabah uyanır uyanmaz, en sevdiklerim listesinin altıncı sırasında yer alan şeyi yapmaya karar verdi: hamakta miskin miskin yatarken ahududulu limonata içmek. Saklı Orman’da Mini’yi karar verdiği bir şeyi yapmaktan vazgeçirebilecek hiç kimse yoktu. Öyle de oldu. Mini kahvaltısını bile hamakta yaptı. Dedesinin yürüyüş teklifini nazikçe geri çevirdi. Anneannesinin odasını toplaması yönündeki uyarılarını ise duymazlıktan geldi.

Güneş tam tepeye yükseldiğinde Mini gözlerini mayışıklıkla karışık bir mutlulukla yummuş, şef ağustos böceği ve orkestrasının yaptığı müziği dinliyordu. Sekizinci bardak limonatasından koca bir yudum almak için gözlerini araladığında anneannesinin evlerinin arkasındaki kayalıklara doğru yürüdüğünü gördü. Elinde her zamanki hasır sepeti vardı. Anneannesi oraya pek sık gitmezdi. Doğrusu Mini epey merak etti. Sırasıyla üzerinde yattığı hamağa, boş limonata şişelerine ve ağustos böceği orkestrasına baktı. Yatmaktan çok sıkılmıştı. Bir şeyi seviyor olması onu tüm gün yapmaktan hoşnut olacağı anlamına gelmiyordu, öyle değil mi?

Mini çevik bir hamleyle hamaktan atladı. Uyuşan sırtını esnetti. Anneannesi iyice uzaklaşmıştı. Onun peşinden hızlı hızlı yürümeye başladı. Anneannesi daha Mini kendisine yetişemeden kayalıklarda bir şeylere bakıp patikadan aşağı indi. Mini aynı anneannesi gibi kayalıklara yaklaştığında hayatta olmasını isteyeceği en son şey oldu.

— Mirketler aşkına! Bir maydanoz ağacı mı?

Mini bunun kendisine bol maydanozlu bir salata olarak geri döneceğini adı gibi biliyordu. Belki de daha da kötüsü maydanoz çayı. Iyyykkk! Çam, salkım söğüt, köknar, hatta meyvelerini kütür kütür yiyebilecekleri bir elma ağacı dikmek varken tutup da bir maydanoz ağacı dikmek tam Zencefil Hanım’a göre bir hareketti. Derhal bir şeyler yapması gerektiğini düşündü. İlk aklına gelen söküp atmaktı ama anneannesi kesin fark ederdi. Sonrası ise malum, Mini cezalardan ceza beğenmek zorunda kalırdı. Hayır, bu güzel havaları odasında kös kös oturarak geçiremezdi ama şu baş belası maydanoz ağacından da kurtulması gerekiyordu. Mini, kafasını patilerinin arasına almış otururken karnından gurultular yükseldi. Ne kadar acıktığını düşünürken beyninde ateş böcekleri çarpıştı.

— Tabii yaaaa!

Mini koşmaya başladı. Büyük çınarın altına olabildiğince hızlı gitti. Aradığı şeyi baktığı üçüncü kovukta buldu ve sıkıca kucakladığı gibi gerisin geri koştu.

— Hadi ama bir tadına bak, bayılacaksın! Lütfen, birazını ye bari. Anneannem sana hayatta kızmaz.

— Ne yapıyorsun sen?

Mini olduğu yerde donup kaldı. Kucağındaki tavşanla usul usul arkasını döndüğünde anneannesinin çatık kaşlarıyla karşılaştı. Hay aksi!

— Cevap bekliyorum Mini.

— Şey… Hiç…

— Hiç yapmak eğlenceli mi bari?

Anneannesi kollarını göğsünde kavuşturmuştu ve bu iyiye işaret değildi. Dudağının kenarındaki seğirme bir haftalık oda cezasının koşarak ona doğru geldiğini gösteriyordu.

— Tavşan çok acıkmış gözüküyordu anneanne. Yalnızca doyurmak istemiştim.

— Ah, bir tavşanı doyurmaya çalışıyordun öyle mi? Hem de anogramma ascensionisle!

— Ne! Ben… Ben sadece biraz maydanoz yedirmek istemiştim.

— Seni şapşal! Bu maydanoz değil, maydanoz eğrelti otu. Onu hem kuru ve rüzgârlı ortamları sevdiği için hem de mümkün olduğunca diğer canlılardan korumak istediğim için buraya ektim. Mirketler aşkına Mini! Gel gör ki seni unutmuşum.

Mini kucağındaki tavşanı yere bıraktı. Yavru tavşan kovuğuna doğru koştururken o ise patilerini sıkıntıyla önünde kavuşturmuş anneannesiyle göz göze gelmemeye çalışıyordu.

— Ayrıca biz burada yaralı olmadığı ve yardımımıza ihtiyaç duymadığı sürece hayvanları beslemiyoruz. Onlar bu işi doğal ortamlarında hallediyor. Bunu sen de biliyorsun.

— Çok üzgünüm anneanne, kötü bir niyetim yoktu.

— Madem üzgünsün bundan sonra anogramma ascensionisin bakımıyla bizzat sen meşgul olacaksın.

— Ben mi?

— Elbette sen. Bu değerli bitkiyi en iyi şekilde koruyacağına eminim.

— Değerli derken?

— Bu bitki elli yıldır nesli tükenmiş bitkiler listesinde yer alıyordu. Sadece birkaç yıl önce botanikçiler onu tesadüf eseri buldu. Atlantik Okyanusu’nun güneyindeki yanardağ adasında yer alan doğal ortamından İngiltere’deki bir botanik bahçesine taşınıp koruma altına alındı. Şu an doğal ortamındaki sayısı kırkı geçmez. Çok şükür ki kırkıncıyı ölmekten az önce kurtardım.

Mini arkasını dönüp maydanoz eğrelti otuna mahcup mahcup baktı. Anneannesinin onu suçüstü yakalamasına sevinmişti. Yanlışlıkla bile olsa hiçbir bitkinin dünya üzerinden silinip gitmesine sebep olmak istemiyordu. Anneannesi seslenince tekrar arkasını döndü.

— Hadi Mini! Senin buraya geldiğini fark etmeden önce öğle yemeği hazırlıyordum. Yerken anogramma ascensionis hakkında daha ayrıntılı konuşuruz.

— Yaşasın! Çok acıktım. Yemekte ne var anneanne?

— Maydanoz çorbası.



 
 

©2023, Recep Bilal Aksu tarafından kurulmuştur.

  • Instagram
bottom of page