MUHTEŞEM VE KAÇAK DÜĞMELER
- Emine Gümüş

- 1 Haz
- 3 dakikada okunur
Yazar: Emine Gümüş
Editör: Hatice Boyraz
Çizer: Hale Çıvkın

Muhteşem, kestane rengi saçlı, hafif tombik yanaklı ve çok meraklı bir kızdı. Ama biraz aceleciydi. Her şeyi hemen yapıp bitirmek isterdi. Bu yüzden kimi zaman işleri ters giderdi. Sabahları giyinirken bazen düğmelerini yanlış ilikler, bazen de çekiştirerek onları koparır hatta kaybeder, farkında olmadan düğmelere eziyet ederdi. Ama bilmiyordu ki düğmelerin de bir sabrı vardı.
O gece, Muhteşem en sevdiği kırmızı pijamalarını giyerken her zamanki gibi düğmelerini çekiştirerek kapattı. Yatağına uzandı, gözlerini yumdu. Pijamalarındaki düğmelerin bambaşka planları olduğundan haberi yoktu. O uykuya daldıktan sonra sürekli çekiştirilmekten yorulan en üstteki düğme, içini çekerek fısıldadı: “Artık yeter! Burada sıkışıp kalmaktan bıktım.” İkinci düğme de ona katıldı: “Muhteşem bazen o kadar sıkıyor ki nefes alamıyorum,” dedi. “Ben de biraz özgürlük istiyorum,” diye ekledi en alttaki düğme. Onları duyan gardıroptaki diğer düğmeler de pijama düğmelerine katıldı. Hepsi bir araya gelip fısıldaşmaya başladı. Sonunda kaçmaya karar verdiler. Gece yarısı, Muhteşem derin uykudayken düğmeler tek tek iplerinden sıyrıldılar. Hooop yere atladılar. Ama şimdi asıl mesele nereye gidecekleriydi.
İlk durakları evin babasının gri ceketiydi. Düğmeler heyecanla cekete tırmandılar. Ama kumaşı çok sertti. “Burada düğmeler çok sıkı. Burası yaşamak için fazla yorucu,” dedi büyük düğme. Sonra mutfağa yuvarlandılar ve evin annesinin yeşil bluzunu gördüler. Tam yerleşmeye karar vermişlerdi ki en küçük düğme endişeyle bağırdı: “Burada yaşamak tehlikeli olabilir. Suya düşersek boğulabiliriz.” Evin annesi bulaşık yıkarken kollarını sıvayınca suya düşmekten korktular ve hızla oradan da kaçtılar.
Salona girdiklerinde beyaz bir battaniyenin ucunda kıvrılmış uyuyan minik kediyi gördüler. “İşte burası mükemmel!” dedi büyük düğme. “Hem yumuşacık hem de sıcacık.” Tam kedinin boynundaki fiyonga tırmanacaklardı ki... Paattt. Kedi aniden gözlerini açıp patilerini savurdu. Düğmeleri sağa sola fırlattı. “Ahh! Burası da çok tehlikeliymiş. Kaçınnn!” diyerek bağırıp kaçıştılar.
Gece boyunca düğmeler evin içinde saklanacak bir yer aradılar. Önce yatağın altına baktılar. “Burası sessiz ve karanlık,” dedi küçük düğme. Tam yerleşeceklerdi ki... Bir toz yumağı üzerlerine doğru yuvarlandı. “Hapşuuuu! Burada kalamayız, çok tozlu.” Oradan kaçıp çorap çekmecesine atladılar. “Ohh, burası sıcak ve harika!” dedi büyük düğme. Tam rahatlayacaklardı ki... Çekmece aniden açıldı ve düğmeler sağa sola savruldu. Burada da güvende olmayacakları kararına vardılar. Sonunda mutfakta bir kavanozun içine atladılar. “Oh, sonunda güvendeyiz,” dediler. Ama kısa sürede fark ettiler ki bu bir şeker kavanozuydu. “Böööğhh! Yapış yapış olduk,” diye bağırıp oradan da kaçtılar. Bütün gece bir oraya bir buraya yuvarlanarak kendilerine uygun bir yer aradılar. Artık yorulmuşlardı. O sırada gözleri kitaplığa takıldı. “İşte, buldum! Saklanacağımız yer orası. Muhteşem’in kitaplarının arasına saklanalım. Burası Muhteşem’in gözünün önünde ama bizi bulamayacağı bir yer,” dedi büyük düğme. Raflar, üst üste dizili kitaplarla doluydu ve aralarındaki boşluklar düğmeler için mükemmel bir saklanma yeri gibiydi. Hemen kitapların arasına gizlendiler. Artık tek yapmaları gereken, Muhteşem'in hatasını anlamasını beklemekti.
Sabah olduğunda Muhteşem esneyerek doğruldu. Ayaklarını yatağından aşağı salladı. Tam kalkacaktı ki bir tuhaflık olduğunu fark etti. Gözleri şaşkınlıktan kocaman oldu. Pijamasının önü tamamen açıktı. Olması gereken hiçbir yerde düğmelerin olmadığını anlaması çok da uzun sürmedi. Hemen dolabına, halının altına, yorganının içine baktı ama onları hiçbir yerde bulamadı. “Ama... Ama düğmeler olmadan nasıl yaşayacağım?” O gün her şey oldukça zordu. Okula giderken gömleğini ilikleyemedi. Çantası kapanmadığı için kalemleri sürekli yere döküldü. Dışarı çıktığında rüzgâr montunun içine üfleyince çok üşüdü. Muhteşem, düğmesiz bir hayatın ne kadar zor olduğunu anlamıştı. Ama düğmelerini nasıl geri getirecekti? Düşündü, taşındı ve bir karar verdi. Düğmelerinin gönlünü almalıydı. Bir mektup yazdı.
“Sevgili düğmelerim,
Sizi çok ihmal ettiğimi fark ettim. Özür dilerim. Artık değişeceğime, size daha iyi ve dikkatli davranacağıma söz veriyorum. Lütfen geri dönün. Siz olmadan hayatım çok zor.”
Mektubu masasına koydu ve düğmelerin rahat etmesi için küçük bir kutunun içine yumuşacık bir yastık hazırladı. Üzerine de "Düğmeler İçin Dinlenme Köşesi" yazdı. Bunu gören düğmeler çok duygulandı. Küçük kız gerçekten pişman gibi görünüyordu. O gece sessizce kitaplıktan yuvarlandılar ve tek tek masanın üzerine çıktılar. Yumuşacık dinlenme köşesine geçtiler ve geceyi orada geçirdiler.
Sabah olduğunda Muhteşem gözlerini açtı ve gördükleri karşısında sevinçten havalara uçtu. Düğmeleri geri dönmüştü. Sevinçle onları eline aldı. “Bundan sonra sizi hiç çekiştirmeyeceğim. Düğmelerimi dikkatli ilikleyeceğim. Sizi asla kaybetmeyeceğim.” Her bir düğmeyi sevgiyle yerine dikti. Ve o gece, kırmızı pijamalarının düğmelerini nazikçe ilikleyerek uyudu.