MEVSİMLER BİZDEN BİLİNİR
- Kadriye Hafif

- 20 Şub 2024
- 2 dakikada okunur
Yazan: Kadriye Hafif
Editör: Emel Balı
Şef Editör: Behice Kavak

Merhaba! Size biraz ben ve arkadaşlarımdan bahsetmek isterim. Biz her sabah ormanın en yeşil ağaçlarında uyanır. “Hu hu! Kimse yok mu? Beni duyan var mı? Bakın bakın! Ben buradayım ve herkesi selamlıyorum,” diye bağırır ve yeni güne merhaba deriz. Çünkü biz güneşi ilk karşılayan kuşlarız. Her sabah ağaçların tepesinden uçar, şarkılar söyler, yeşilli grili tüylerimizle gökyüzünde dans ederiz.
Yalnız bizim mini minicik bir sorunumuz var. Nasıl söylesem bilemedim. Şey… Biz… Yuva yapmayı pek beceremeyiz. İşte bu yüzden yumurtalarımız için yuva ararız. Tam da bugün olduğu gibi. Yumurtamı bırakacağım yuvanın yumurtasının, benimkine benzemesi çok önemli. Yuva seçiminde çok ama çok dikkatli olmalıyız. Yoksa diğer yuva sahibi kuş, benim yumurtamı yuvadan atabilir. Anlayacağınız bugün çok ama çok işimiz var.
Biz yumurtalarımızı bazen bir ördek, bazen bir ardıç kuşu, bazen de kırmızı sırtlı örümcek kuşlarının yuvalarına bırakırız. Önce bırakacağımız yuvanın yumurtalarını inceleriz. Ardından cici annenin yumurtamıza iyi bakıp bakamayacağını anlamak için onları izlemeye başlarız. Tüm incelemeler bittikten sonra yuva sahipleri yiyecek aramaya gidince yuvaya gider gizlice yumurtlayıveririz. İşte bu kadar basit, değil tabii ki! Asıl işimiz şimdi başlıyor. Yavrularımızı korumak, bu işin en zor kısmı…
Yumurtamızı bıraktık ve şimdi dalların arasında gizlice saklanıp cici anne ve babanın gelmesini bekleyeceğiz. Onların yumurtayı fark edip fark etmediklerini anlayana kadar orada kalırız. Sorun olmadığını anladığımızda ise yumurtayı onlara emanet edip gideriz. Elbette yumurtalarımızdan ayrılmak bizi çok üzüyor. Ama buna mecburuz. Keşke yaradılışımızda yuva yapmayı bilmek de olsaydı. Aman sakın onları terk ettiğimizi düşünmeyiniz. Biz yavruları sık sık kontrole gider, onları gözümüzden bile esirgeriz.
Hadi şimdi biraz da yapabildiklerimizden bahsedelim. Mesela bizler mevsimleri bilmemizle de biliniriz. En yüksek ağaç dallarına tünemekten hoşlanır, yüksek dallardan tiz bir sesle öteriz. Bu ötüşlerimizle baharı müjdeleriz.
Yazın tüylerimiz sıcaktan yanmasın diye ağaçların serin ve gölge yerlerini tercih ederiz. Ama ne kadar kuytuda olursak olalım. Sesimizle yazın müjdecisi de biziz.
Sonbaharda, yaprakların rengi değişip dökülmeye başladığında, bu seferde rüzgârın melodisine uyarak gripli bir ses tonuyla öterek sonbahara selam ederiz.
Kışın ise kar örtüsüyle kaplı ağaç dallarının sıcacık kollarına sarılır, sakinlik veren tok ses tonumuzla öterek kışın gelişini haber ederiz.
Biz guguk kuşları, mevsimleri takip etmeyi pek severiz. Bahar ve yaz aylarında günler daha uzun ve ışık daha fazla, kış aylarında günler daha kısa ve ışık daha az olur, biz bu geçişleri çok iyi biliriz. Doğa harikalarını temsil eder, insanlar için mevsimlerin değişimini gösteren ipuçları veririz.
Her canlı gibi lezzetli yemekleri biz de severiz. Tırtılların, solucanların ve diğer küçük omurgasızların içinde bulunan böcekleri yeriz. Meyve ve tohumlardan başlar, bölgelere, mevsimlere göre sizin gibi farklı yiyeceklere de yönelebiliriz.
Biz guguk kuşlarıyız. Yunan mitolojisinde önemli kuş türleri arasında yer alırız. Tanrıça Hera’nın da kuşu olarak bilinir, binlerce yıldır efsanelerden efsanelere gezeriz. Mesela Hindistan gibi bölgelerde Kamadeva’nın kuşu olarak bilinmekte, Japon kültüründe ise aşkı temsil etmekteyiz.
Biz guguk kuşlarıyla tanıştığınıza göre artık biz yemek yemeye gidebiliriz. Siz sonbaharın tadını çıkarırken, merak etmeyiniz. Biz size kışı da haber vereceğiz.