top of page

KÖPRÜ KÖYÜ’NÜN YANKISI

  • Elif Ertürk
  • 18 Kas 2023
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 4 Ara 2023

Yazar: Elif Ertürk

Editör: Naciye Pehlivanlı

Şef Editör: Behice Kavak

ree

Köprü köyü, etrafını çevreleyen çam ormanları arasına saklanmış, güneş yüzü görmeyen küçük bir köydü. Sabah karanlık, akşam çok daha karanlık olan bu köyde çocuklar da vardı, tabii. Etrafı sadece siyah ve gri gösteren bir gözlük ile bakıyormuş hissi uyandıran bu köy, bazı çocuklar için korkutucu olabilirdi. Ama Yankı, onlardan biri değildi. O, karanlıktan korkmuyordu, hatta Yankı, karanlıktan çok hoşlanıyordu.

Gece vakti yatmak için odasına giderken geçmek zorunda olduğu karanlık koridorda, arkasında biri var sanıp giderek hızlanan adımlar atmaz, arkasına dönüp bakma zorunluluğu hissetmezdi. Uyurken açıkta kalan ayağı için endişelenmek şöyle dursun, gecenin bir vakti odada ondan başka bir insan olmadığı halde duyduğu ayak sesleri de ona ninni gibi gelirdi.

Ama bir zamanlar Yankı da korkardı karanlıktan, ta ki köpeği Eko’yu kaybettiği güne kadar. Yankı, Eko’dan hiç ayrılmayacağını düşünürdü. Bu yüzden Eko’nun bir daha gelmemek üzere gittiğini söyleyenlere inanmak istemedi ve hâlihazırda oldukça karanlık olan köyünden bile karanlık olan o yere gitmeye karar verdi. Çam ağaçlarının arasından geçip köyünden uzaklaşması gerekiyordu ama yine de mezarlığa gitmeye kararlıydı.

Mezarlık, kendini ziyarete gelenleri daha uzun süre oturtmak için ısrar eden yaşlı teyzelere benzerdi, gidiş yolu kolay, dönüş yolu zordu. Belki de bu yüzden herkes oraya gitmekten kaçınıyordu. Mezarlığa yaklaştıkça Yankı’nın yürüdüğü yol ayaklarının altında kayboluyor, etrafı sis bürüyor ve ay, gündüz görünmeyen güneşe nispet yapar gibi en sarı hâli ile dolunay şeklinde bulutların arasından kendine yer açıyordu. Yankı, önceden mezarlığın huyunu duymuştu. Bu yüzden günün her saati karanlık olan bu yerin karşısına çıkarabileceği şeylere kendini hazırlamıştı. Artık bu dünyada yaşamayanlar mezarlığa giderdi. Attığı her adımda sırtından geçen ürperti de yapraklardan geldiğini umduğu hışırtı da rüzgârın hüzünlü şarkısı da burası için normaldi.

Mezarlığın kapısına varınca, orada kendisinden başka tek canlı varlık olan bekçi ile karşılaştı Yankı. Paslanmış kapı tellerinin arasından görünen kırık mezar taşları ve hiç tekin olmayan gölgeler bile bu karşısında dikilen adam kadar ürkütmemişti Yankı’yı. Bekçi, yaşlılığı, uzun boyu ve ince gövdesi ile çam ağaçlarıyla yarışabilirdi. Yüzünde çiçek hastalığının izleri, nereye baktığı belli olmayan açık sarı gözleri ve sislerin arasında neredeyse şeffaf gibi görünmesine neden olan soluk renkli teni ile Yankı’da çok farklı akisler uyandırmıştı.

Hayattan ayrılan köpeği Eko’yu görmeye geldiğini söyleyecekti ama bir türlü sözler ağzından çıkmıyordu Yankı’nın. Korkuyordu çünkü, sadece bekçiden değil, karanlıktan, bilinmezlikten, en çok da Eko’yu tamamen kaybetmiş olmaktan korkuyordu. Tam o sırada beklenmedik bir şey oldu. Bekçinin bir çizgi gibi görünen dudağı yukarı kıvrıldı ve yüzünde, uzun süredir kullanılmamış eski bir gülümseme belirdi. Eski ama etkili bu gülüş, Yankı’nın ağzını sıkı sıkı tutan korkunun kollarını gevşetmeye yetmişti.

Yankı, gülümseyince aslında o kadar da korkunç biri olmadığına karar verdiği bekçiye söylemek istediklerinden daha fazlasını bir çırpıda söyledi. Eko’yu şimdiden çok özlediğini, onu burada bırakıp eve gidemeyeceğini ve onu eve geri götürmek istediğini eklemişti. Kendine bile itiraf etmemişti ama gelirken aklındaki düşünce geri tek başına dönmemekti. Eko’yu tekrar hayata getirecek bir yol olmalıydı. Yankı, Eko’sundan ayrı kalmamalıydı.

Köprü köyünün en karanlık yerinde yaşayan bu yaşlı bekçi, elbette mezarlığın huyunu çok iyi biliyordu, Yankı’dan çok daha iyi. Bu yüzden Eko’nun geri dönemeyeceği gerçeğini Yankı’dan saklamadı, en azından tam olarak Yankı’nın istediği şekilde değil. Nihayetinde, Köprü köy gerçekten de bir köprüydü, yaşayanlar ve yaşamayanlar arasında. Ve bu köprü onu kullanmaktan çekinmeyenler için kullanıma hazırdı.

Dönüş yolunda sis o kadar artmıştı ki Yankı, tam üç kez yolunu kaybetti. Ağaç dalları arasından görünen kırmızı iki nokta ise köyün girişine kadar onu takip etmeye devam etti. Yine de Yankı, halinden oldukça memnundu. Çamurlu yoldan geçerken, sahibi görünürlerde olmasa da yerde çıkan pati izleri onu rahatlatmak için yeterdi.

 
 

©2023, Recep Bilal Aksu tarafından kurulmuştur.

  • Instagram
bottom of page