top of page

Kuşmanya Krallığı

  • Yazarın fotoğrafı: Nur Banu İlerigelen
    Nur Banu İlerigelen
  • 4 Ara 2024
  • 2 dakikada okunur

Yazar: Nur Banu İlerigelen

Editör: Sevde Dilruba

Çizer: Sena Akıncı

ree

Kuşmanya Krallığı’nda sıradan bir gün değildi. Kırk gün sonra güler yüzlü, alçak gönüllü, kızıl saçlı Kuşmanya Kraliçesi Rubeus’un doğum günüydü. Krallığın bir âdeti olarak o yıl da doğum günü hazırlıkları kırk gün öncesinden başladı. Kraliçeye düşen görevse civar krallıklarda kafeslerde yaşayan kuşlara mektup yazmaktı.

Mektup kağıtları her sene Kuşmanya Krallığı’nın dondurucu soğuğunda açan ilk çiçeklerden yapılırdı. Kraliçe, kaç yaşına giriyorsa o kadar kuşa davet mektubu yazardı. Mektupta kuşlar Kuşmanya’ya davet edilir ve onlara özgür bir yaşam vadedilirdi. Kuşlar da eğer cesursa kafesten kaçıp Kuşmanya’ya taşınır, tutsaklıktan kurtulurdu.

Kraliçe Rubeus o sene on yedi yaşına giriyordu. O yüzden on yedi mektup hazırladı.

“Bu mektup Rahman Olan’ın adıyla başlar.

Pek kıymetli kuş,

Ben Kraliçe Rubeus. Sizi özgürlüğün diyarı Kuşmanya’ya davet ediyorum. Rahman, her varlığı özgür yaratmıştır. Tutsaklık kabul edilemez!”

Kraliçe mektupları mühürledikten sonra sepetine koydu ve Nigrum’un sırtına bindi. Nigrum onun en sevdiği kuştu. Çünkü Nigrum, kraliçe doğduğu gün tutsaklıktan kurtulmuş ve kraliçeye arkadaşlık etmesi için krallığa davet edilmişti. Bebekliğinden çocukluğuna varıncaya dek kraliçenin tüm anılarında o da vardı. Adeta kraliçeyle birlikte büyümüşlerdi. Şimdi de kraliçe mektupları dağıtmak için Nigrum’un sırtına binmişti işte. Her sene yaptığı gibi…

Nigrum’u diğer kuşlardan ayıran bir özellik daha vardı: Kuşmanya Krallığı’ndaki en hızlı kuş olması. Hatta çok eski zamanlarda yaşayan Hüdhüd’den sonra dünyadaki en hızlı kuş bile olabilirdi.

Kraliçe ve Nigrum vakit kaybetmeden yola çıktılar. On yedi farklı krallığın semalarında süzüldüler, on yedi buluta mektupları emanet ettiler. Bulutlar mektupları yağmurların sırtına yükledi. Yağmurlar denizlere indirdi. Denizler dalgalarla kıyıya bıraktı. Rüzgâr kıyılardan alıp savurdu mektupları. On yedi mektup on yedi kuşun kafesine düştü.

Kraliçe ve Nigrum ise Kuşmanya’ya geri döndü. Kraliçenin doğum gününe sayılı günler kalmıştı. Kuşmanya’daki hazırlıklarsa bitmek üzereydi. Tombul bulutlar karları indirmiş, sıska toprak da bir gelin gibi bembeyaz olmuştu. Eğlence ağaçları süslenmiş, neşeli dağlar rengarenk boyanmıştı. Bir pencereden diğerine uzanan iplere balonlar asılmıştı. Kapı önlerine çeşit çeşit şekerlemeler ve lokumlar dökülmüştü. Kuşmanya Marşı’nı okuyacak orkestra bile hazırdı. Tüm sokaklarda büyük bir heyecan hâkimdi. Krallıktaki herkes, o sene Kuşmanya’ya katılacak yeni kuşları merakla bekliyordu.

Kuşlar özgürlüğün simgesiydi. Özgürlükse cesaretten ayrı düşünülemezdi. Bu yüzden ancak kafesten çıkabilme cesareti gösteren kuşlar özgürlüğü hak edebilirdi. Ne var ki mektubu okuyan her kuş kafesten çıkamazdı. Kimi yolda başına gelebilecek engellerden korkar kimi de özgürce yaşamanın getirdiği sorumluluklardan kaçardı. Bu sebeple dağıtılan mektuplarla Kuşmanya’ya gelen kuşların arasında sayıca farklar olabiliyordu.

Kraliçenin doğum günü gelip çattığında hiçbir insan evinde, hiçbir hayvan yuvasında durmadı. Herkes kraliçenin doğum günü kutlamalarına katıldı. Gün doğumuyla başlayan eğlenceler hava kararana kadar devam etti. Şarkılar söylendi, danslar edildi. Lezzetli şekerlemeler neredeyse bitti. Tüm kuşlar kraliçe için hazırladıkları gösterileri yaptı. İnsanlar kraliçeye hürmetlerini sundu. Kraliçe ise herkese minik hediyeler takdim etti. Yılın en güzel günü, şüphe yok ki kraliçenin doğum günüydü.

Güneş batmaya, gök kızıllaşmaya başlarken beklenen kuşlar nihayet göründü. Orkestra coşkuyla Kuşmanya Marşı’na başladı. Geriye kalan herkes gelen kuşları saymaya başladı. 1, 2, 3… 15, 16 ve 17! Tam 17 kuş gelmişti. Kuşlar, Kraliçe Rubeus ve Nigrum’u saygıyla selamladı önce, ardından da diğer kuşları. Kuşmanya bu sene 17 kuşa kucak açmıştı. Cesur 17 kuşa…

 
 

©2023, Recep Bilal Aksu tarafından kurulmuştur.

  • Instagram
bottom of page