top of page

KUYUDAKİ GÖKYÜZÜ

  • Yazarın fotoğrafı: Serap Doygun
    Serap Doygun
  • 20 Şub 2024
  • 3 dakikada okunur

Yazar: Serap Doygun

Editör: Ahmet Çam

Şef Editör: Behice Kavak


ree

Kuyu Başı Gözlem Notları 1

Hocam, Muhammed bin Ma’ruf el-Hanefi ed-Dımaşkî Takiyüddin er-Râsıd gelmek üzere. Mürekkebimin çabuk bitmesini önlemek adına bundan sonra ondan Takiyüddin olarak bahsedeceğim. Kendisi burada, Tinnin’de bu 25 metrelik kuyuyu kazdırdığında ben de onun kadar heyecanlandım. Filistin kadılığından arta kalan zamanlarında burada olacağını söyledi. 25 metre derinde olmak gündüz de rahatlıkla gökyüzünü gözlemlemesine imkân tanıyacakmış. Hocamla ilk tanıştığımızda yani iki yıl önce söylediklerine çok şaşırırdım. Bugün ise yaptıklarını düşündüğümde yalnızca hayranlıkla gözlerim parıldıyor. İşte hocam Takiyüddin geliyor.

— Hocam, öğretmen olmaya ne zaman karar verdiniz?

— Hanzala, benim meraklı talebem müderris olmaya ben karar vermedim. Müderrislik bana babamdan miras kaldı. Babam Maruf Efendi daima kalemi kılıca tercih ederdi. Şam’daki Siba’iyye ve Takaviyye medreselerinde uzun süre müderrislik yaptı.

— Peki hocam, sizin ilk öğretmeniniz de babanız mıydı?

— Tabii, Şam’da yaşıyorken babamdan da dersler aldım. Ancak öğrenmenin o insanı kendine çeken parıltısına bir kez kapılınca kitaplarımı toplayıp Kahire’ye gittim ve oradaki kıymetli hocaların dizlerinin dibine de oturdum.

— Hocam, en sevdiğiniz dersi sorabilir miyim?

— Bak şimdi, işte bu çok zor bir soru. Çünkü öğrenmeyi o kadar seviyorum ki her ders benim için kıymetli. Şöyle bir düşündüm de galiba bu soruna aritmetik, cebir, geometri, astronomi diye cevap verebilirim.

— Riyazi ilimler yani öyle mi?

— Tam da öyle Hanzala. Et-Turuku's-seniyye fi'l-âlâti'r-rûhâniyye isimli kitabımı okumuştun sen, değil mi? O kitabımda yer alan; su saatlerini, ay takvimini, makaralı mekanizmaları, arşimet spiralini, hava hazneli müzik otomatlarını, robotları, kebabın her tarafını eşit şekilde kızartmaya yarayan kebap pişirme düzeneğini hep bu ilimlerden yararlanarak icat ettim.

— Hocam, peki öğretmenliğe ilk olarak nerede başladınız?

— Öğrenimimi tamamladıktan sonra ilk olarak Şam’da müderrislik yapmaya başladım. Sonra babamla birlikte gittiğim İstanbul’a hayran kaldım. Bir gün inşallah seninle gitmek de nasip olur Hanzala. Boğazın kıyısında oturup gökyüzünü gözlemlemeni çok isterim. Ne kadar muhteşem bir manzara olsa da ben ancak beş yıl dayanabildim. Ailemi çok özlediğim için Kahire’ye döndüm ve orada talebelerime müderrislik yapmaya devam ettim.

— Kahire’de uzun yıllar mı görev yaptınız hocam?

— Aslına bakarsan orada da beş yıl kaldım. Sonra tekrar İstanbul’a döndüm ve orada müderrislik yapmaya devam ettim. Şimdi sana anlatırken fark ettim, galiba ben bir yerde beş yıldan fazla kalamıyorum.

— İstanbul’da müderrislik dışında nelerle uğraştınız peki?

— Babamın bir lafı vardır. “Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.” Kendi kitaplarımı oradan oraya taşımak pek zahmetli olduğundan kitap okumayı seven arkadaşlar edindim. Onların evlerindeki kütüphanelerinde sabahlara kadar okuma yaptım, notlar aldım.

— Peki en yakın arkadaşınız kimdi?

— Bak bu çok güzel bir soru. Sadrazam Semiz Ali Paşa’yı sana anlatmasam olmazdı çünkü. Paşa’nın öyle değerli bir kütüphanesi vardı ki görsen şaşarsın. Kitaplarını bana ödünç verdiği için ona her zaman minnettarım. Üstelik sadece kitaplarını da değil çok değerli saat koleksiyonunu bile verdi.

— Saat koleksiyonunu ne yaptınız ki hocam?

— Ne mi yaptım? Tabii ki her bir parçasını tek tek söküp inceledim. Ama korkma hiçbirini bozmadım. Nasıl aldıysam öyle geri bıraktım. Semiz Ali Paşa’nın bu yüce gönüllüğü sayesinde saat yapımından bahseden dünyanın ilk teorik kitabı El-Kevakib el-Dürriyye fi Vadi el-Bengamati el-Derriyye’yi yazdım.

— Beş yıl sonra arkadaşlığınıza ara vermek mi zorunda kaldınız hocam?

— Pek öyle olmadı esasen. Semiz Ali Paşa Mısır’a vali olarak atandı. Ben de Kahire’ye döndüm ve kadı vekilliği yapmaya başladım. Yine sık sık görüştük yani. Ama ne yazık ki Paşa o çok değerli kütüphanesini İstanbul’daki evinde bıraktı.

— Peki hocam, şu an önünde bulunduğumuz kuyuda yapmayı düşündüğünüz şey nedir?

— Biliyorsun evladım, buradaki asli görevim Filistin kadılığı. Ama burası insanların birbirinin hakkına riayet ettiği, mutluluk ve huzurla yaşadığı o kadar güzel bir yer ki doğrusu bana pek iş çıkmıyor. Kadılık makamında boş oturarak günümü zayi etmektense buraya gelip kuyunun içine girerek gökyüzü gözlemlerime devam etmeyi arzuluyorum.

— Hocam, böyle rasat aletleriyle kuyuya inip çıkmak zor olmayacak mı?

— Benim için işler hiçbir zaman kolay olmadı Hanzala. Ama öğrenme aşkı öyle büyük bir aşk ki varsın zor olsun. Hadi bakalım sen şimdi medresenin yolunu tut. Ben de bir an önce kuyunun dibine ineyim. Biliyorsun vakit zayi etmeye gelmez.

 
 

©2023, Recep Bilal Aksu tarafından kurulmuştur.

  • Instagram
bottom of page