top of page

KURTULUŞ VESİLESİ

  • Naciye Kaya
  • 20 Şub 2024
  • 2 dakikada okunur

Yazar: Naciye Kaya

Editör: Adalet Keleş

Şef Editör: Behice Kavak

*Fotoğraf Bursa Valiliği sayfasından alınmıştır.


ree

İşi sebebiyle babamın, taşınmıştık Bursa’dan,

Çok zor geçti iki sene arkadaşlarım olmadan.

Eeee arkadaşlar! Haydi kalkın, nerede kalmıştık?

Bitti işte hasretlik, döndüm geri bakın artık.

Adımı koymuşlardı bütün mahalle Muzip Ali,

Fena mıydı bir insanın hem meraklı olması hem eğlenceli?

Huzur bulduğum nadir yerlerdendi Ulu Cami,

İnsanın canı cami çeker mi ya? İşte benim çekti.

Neyse ki kavuşmuştum artık tüm sevdiklerime,

Kaldığım yerden devam ediyordum muzipliklerime.

Çok meraklıydık, bolca kitap okurduk arkadaşlarla;

Eğlendirirdim onları kitaplarına bıraktığım komik notlarla.

Ulu Camii demişken kırmızı çizgimizdi bizim ezan;

Duyar duymaz bırakırdık oyunu, çelik çomağı o an.

Büyüklerimiz bize hep örnek olurdu, bu asla yadsınamaz.

Dedem mesela camiden gelmezdi, kılmadan yatsı namaz.

Muzip Ali ve arkadaşları şenlikli bir gruptu bizimkisi,

Hem eğlenir hem öğrenir iyi yetiştirirdik kendimizi.

Namaz demişken önce bir abdest de almak lazımdı,

Şadırvan, caminin içinde tepesi açık bir kubbenin altıydı.

Abdest alanlar kafalarını kaldırırken gökyüzüne ara ara,

Çoraplarının eşleri kayboluverirdi bir anda neden acaba?

Tamam tamam, hoca bakınca geri veriyorduk çorapları,

Hoca diyordu, “Camide çocuk olmanın da bir adabı olmalı.”

Hoca demişken camimizin imamıydı Süleyman Çelebi,

Çocukları çok seven pek de gayretli birisiydi.

Kitap sevgimiz şaha kalkmıştı bizim hoca sayesinde,

Namaz bitimlerinde toplanırdık hemen onun tepesinde.

Kendisi de çok kitap okur çok da yazardı bir şeyler,

Yakında vereceğim diyordu; size müjdeli, güzel haberler.

İmam demişken bu hoca da iyi hoş adamdı ama,

Selamın karşılığını amma da tutardı uzunca.

Selamün aleyküm dediğin anda bizim hocaya;

Oturacak bir yer bul kendine, haydi kalma ayakta.

“Aleyküm selâm ve rahmetullâhi ve berekâtühü,

Ve magfiratühü ebeden daimen” idi işte bütünü.

Selam demişken işte başladık hoca ile muhabbete,

“Nerelerdeydin muzip Ali?” dedi, özlem giderdik birbirimizle.

Süleyman hocanın heyecanı okunuyordu gözlerinden;

Güzel haberi verecek, diye düşündük hocanın sözlerinden.

Uzun zamandır üzerinde çalıştığım kitabımı tamamladım,

Hepinize de kitaptan birer örnek bölüm hazırladım.

Kitap demişken, “Vesiletü’n-Necât” yazıyordu başlıkta,

“Vesile olsun diye,” diyordu hoca okuyanların kurtuluşlarına.

Konusu, bizler için en güzel örnek olan Hz. Muhammed’di.

Diğer peygamberlerden de üstün ve son peygamberdi.

Şiir gibi yazılmıştı, okuması çok zevkliydi büsbütün;

Aruz kalıbıyla yazılmıştı: fâilâtün fâilâtün fâilün.

Şiir demişken ilk beyti hepimiz çok merak ettik,

Süleyman hocaya sorduk ve bunu ondan dinledik:

“Allâh adın zikr idelim evvelaVacib oldur cümle işde her kula.”

Biz de hep böyle yapardık zaten arkadaşlarımızla,

Bismillah derdik hep her ne işe başlarsan başla.

İş demişken çok teşekkür ettik böyle faydalı bir eser için;

İlim, kitap peşinde koşmalıydı herkes yeri olsa da Çin.

Hediyeler hazırlamak istedik hocamıza gönülden,

“Arkamdan edilecek güzel dualardır.” dedi hediye sizden.

Merak duygusu ve muziplik getirdi bizi bu camiye,

Çocuklar hep açıktır aslında eğlenmeye ve öğrenmeye.

Bursa / 1409

 
 

©2023, Recep Bilal Aksu tarafından kurulmuştur.

  • Instagram
bottom of page