KİBARGİLLER İLE KABAGİLLER
- Nur Banu İlerigelen

- 1 Haz
- 2 dakikada okunur
Yazar: Nur Banu İlerigelen
Editör: Ayşe Kevser Can
Çizer: Habibe Başbuğa

Zarafet Ormanı’nda bir zürafa ailesi,
Kibar mı kibarmış her bir ferdi.
Ufacık iyiliklere dahi teşekkür eder,
Kimseden güzel sözü esirgemezler.
Ormanda onları sevmeyen yokmuş,
İsimleri artık “Kibargiller” olmuş.
Zarafet Ormanı’na bir gergedan ailesi taşınmış,
Geldikleri yerde “Kabagiller” diye tanınırlarmış.
Kibargiller hiç durur mu ziyarete gitmişler,
Yeni komşularıyla hemen tanışmak istemişler.
“Eli boş gitmek olmaz,” demiş baba zürafa,
Sepeti doldurmuş taptazecik otlarla.
Vakit kaybetmeden yola koyulmuşlar,
Varınca kapıya tık, tık, tık vurmuşlar.
Kibargiller, “Merhaba, hoş geldiniz!” bile diyemeden,
Kabagiller otları yemiş, hiç selam vermeden.
Karınları doyunca kapıyı pat diye kapatmışlar,
Kibargiller ise şaşırıp tekrar evin yolunu tutmuşlar.
Ertesi sabah evden çıkmış baba zürafa,
Duruyormuş baba gergedan tam karşısında.
“Günaydın Kabagil Bey!” diye seslenmiş,
Baba gergedan cevap vermeden gitmiş.
Ah! Kabagil Ailesi, siz neden böylesiniz?
Birazcık da olsa kibarlık bilmez misiniz?
Kabagillerin evinde gürültü varmış sürekli,
Sabah akşam dinmiyormuş sesleri.
Hiç olmazsa geceleri sessiz olsalar,
Zürafalar da azıcık rahat uyusalar.
Ah! Kabagil Ailesi, siz neden böylesiniz?
Birazcık da olsa kibarlık bilmez misiniz?
Çocuklar yeni arkadaşlarıyla tanışmak istemişler,
Yavru gergedanı oyuna davet etmişler.
Yavru gergedan oyuncaklarını hiç paylaşmamış,
Kaybedince oyunu ağlamış, bağırmış, çağırmış.
Ah! Kabagil Ailesi, siz neden böylesiniz?
Birazcık da olsa kibarlık bilmez misiniz?
Kibargiller hiç görmemiş böylesini,
Düşünüp durmuşlar bir hâl çaresini.
Yavru zürafa demiş ki: “Hemen gidip konuşalım!”
Baba zürafa “Olmaz!” demiş, “Kalp kırmayalım.”
Anne zürafa hemen fırlamış, kalkmış ayağa:
“Durun, durun! Harika bir fikir geldi aklıma!”
Anne zürafa herkese bir görev vermiş,
Bu görev için bir kâğıt, bir kalem, bir de zarf gerekmiş.
“Aman dikkat edin, sakın yakalanmayın!
Görevinizi herkes uyuduktan sonra yapın.”
Herkes çekilmiş köşesine ve yazmaya başlamış,
İlk olarak baba zürafa başlayacakmış.
Bir sabah baba gergedan bir mektup bulmuş,
Heyecanla mektubu açıp okumaya koyulmuş.
“Sevgili Kabagil Ailesi, iyi günler
Güler yüzünüz için teşekkürler.”
Baba gergedan şaşırmış, acaba bu notu kim bırakmış?
Notu okuyunca kime gülümsediğini hiç hatırlayamamış.
Ertesi gün anne gergedan bir mektup bulmuş,
Heyecanla mektubu açıp okumaya koyulmuş.
“Sevgili Kabagil Ailesi, iyi günler
Geceleri sessiz olduğunuz için teşekkürler.”
Anne gergedan şaşırmış, acaba bu notu kim bırakmış?
Ne zaman sessiz olduğunu hiç hatırlayamamış.
Sonraki gün yavru gergedan bir mektup bulmuş,
Heyecanla mektubu açıp okumaya koyulmuş.
“Sevgili Kabagil Ailesi, iyi günler
Sahip olduklarınızı paylaştığınız için teşekkürler.”
Yavru gergedan şaşırmış, acaba bu notu kim bırakmış?
Kiminle, neyi paylaştığını hiç hatırlayamamış.
Her gün yeni bir mektup geliyormuş,
Kabagiller okuyor, yırtıp çöpe atıyormuş.
Gel zaman git zaman mektuplar çoğalmış,
Kabagiller artık anlamaya başlamış.
“Bu mektuplar sürekli teşekkür ediyor,
Belli ki bizden bunları bekliyor.”
Kabagil Bey bir sabah yüzünde gülümsemeyle,
Karar vermiş ilk gördüğüne selam vermeye.
Karşısına irice bir kaplan çıkınca,
“Günaydın!” demiş hemen, biraz da utançla.
Ama karşılık alamamış, dönüp gitmiş kaplan,
Kabagil Bey de bakakalmış öylece arkasından.
İşte o an fark etmiş, kibarlık ne demek,
Anlatmalıymış olanları hemen eve giderek.
Almış karşısına Kabagilleri, başlamış konuşmaya.
Değişmenin zamanı gelmiş, biraz zor olsa da.
İlk iş mektuplara bir cevap yazmakmış,
Eline bir kâğıt, bir kalem, bir de zarf almış.
Kabagiller ne yaptı ne yapmadı bilinmez ancak,
Çok büyük bir adımdır farkına varmak.
Bir şeyi değiştirmenin binbir yolu vardır,
Önemli olan en güzel yolu bulmaktır.
Aradı ve buldu işte anne zürafa,
Pay düşsün buradan tüm çocuklara.