KELİME TURŞULARI

Yazar: Gamze Güneş

Editör: Seçil Deniz

Bugün sizlere ağzınızı biraz buruşturacak birazcık da sulandıracak bir hikâye anlatacağım. Az önce Sakine Nine’nin turşu dükkânına uğradım. Zaten ne zaman kalbim kırılsa hemen onun dükkânına gider bir koca bardak içinde bol sihirli sözcüklerin olduğu turşu suyu isterim. Siz zaten gün içinde kelimelerin size verdiği yorgunluktan nasıl kurtulursunuz bilmem. Ama ben bazen okulda bir zorbalığa uğradığımda, kötü bir kelime gelip de kalbimi pıt diye kırıverdiğinde ya da etrafta biriken boş lafların yarattığı çöplüğe şahit olduğumda koşar Sakine Nine’nin kurduğu taptaze kelime turşularından yapılma turşu suyunu içerim. Hemen yüzünüzü buruşturmayın canım. Öyle bildiğiniz turşu suyuna benzemez bunlar. Ekşi, ekşi de kokmaz. Sarımsağı, sirkesi taa nerelerden gelir. El yapımıdır burada her şey. Sadece hangi kelimeyi nasıl turşu yaptığını söylemez Sakine Nine. Bu çok büyük bir sırdır. Şiiit, sır dedim ya! Söyleyemem.

 Ama size şöyle bir şey anlatabilirim. Ben doğmadan önce, Sakine Nine’nin dediğine göre Birinci Dünya Turşu Kongresi’nin düzenlendiği sene, eşi Himmet Dede ile tanışıp evlenmişler. Küçücük dükkânlarında sattıkları binlerce çeşit turşularla tam bir ziyafet şöleni çekiyorlarmış insanlara. Neler yokmuş ki bu turşular arasında. Üzüldüğün zaman gözyaşını biriktirip kurduğun gözyaşı turşuları, en güzel anılarından derlenmiş turşular, kalbin kırıklığına iyi gelecek kucaklaşma turşuları, annesini özleyenlere anne tebessümünden yapılmış turşular ve daha neler nelerrrr…

Bir gün bunca çeşidin içine bir de kelime turşuları eklenmiş.  Kimi bir kelime yaralasa, kalbi kelimenin ağırlığında ezilse bir taraftan o kelimenin tam zıddını içeren kelime turşunun suyunu içer bir taraftan da o kelimenin hikâyesini dinler, sonra da iyileşen kalbiyle evinin yolunu tutarmış. Ama bir gün Sakine Nine ile Himmet Dede, bu kelime turşularını limonla mı, yoksa sirkeyle mi yapsak? Diye bir kavgaya tutuşuvermişler. Biri demiş  “limon”, öbürü demiş “sirke”. En sonunda ikisi de anlaşamayıp iki ayrı dükkân kuruvermişler.  O gün bugündür bir rekabettir gidiyor. Biri, “Limonnn!” diyor. Öbürü, “Sirkeee!” diye karşılık veriyor. Aslında ikisi de bize iyi geliyor, ama aradaki farkı hâlâ daha anlayabilen çıkmış değil.