top of page

KARANLIK VE ONUN SESİ

  • Özge Erkal
  • 25 Nis 2024
  • 2 dakikada okunur

Yazar: Özge Erkal

Editör: Yağmur Karacan

Şef Editör: Behice Kavak


ree

Benim hayatımda öyle şaşılacak olaylar olmaz. Genellikle sağır olduğunuzu zannedecek kadar sessiz günler geçirirsiniz bizim evde. Bu kulağa çok ürkütücü geliyor, biliyorum. Ama sessizlikten daha ürkütücü ve içimi gıdıklayan bir şey varsa o da karanlık. Öyle normal bir karanlıktan bahsetmiyorum. Konuşabilen, nefes alabilen hatta şarkılar söyleyebilen bir karanlık.

Bu karanlık oldukça sevimli olmalı diye düşünebilirsiniz. Kesinlikle öyle değil. Gece olduğunda evinize yerleşip şarkı söylemek için sizin odanızı seçmesi, uykusuz bir gece geçirmenizi kaçınılmaz yapardı. Tam bir haftadır uyuyamıyorum ve gözlerimin altı odamı işgal eden karanlıktan çok daha siyah görünüyor.

Sabah kahvaltı sofrasında akşam olduğunda karanlıkla nasıl baş edebileceğimizin planları yapıldı. Karanlığın kalmakta kararlı olduğu çok açıktı. Annem gündüzleri de evimizin beklenmedik bu misafirden etkilendiğinden dert yanıp durdu. Makinalar çalışmayı reddediyordu. Çamaşır sepeti, ağzına ormandaki bütün yemişleri toplamış bir sincabı andırıyordu. Giyebileceğim son kazağımı da bugün giymiştim.

Okula gitmek hiç bu kadar keyifli hissettirmemişti. Evden uzaklaşmak bana iyi geliyordu. Bazı geceler karanlığın diğer odaları da ziyaret etme ihtimali aklıma geliyordu fakat kimse bu durumdan bahsetmiyordu. Hatta sivrisinek vızıltısından dahi korkan abim bile. Demek ki kesinlikle sadece benim odam seçilmişti. Tüylerim bu düşüncelerin arasında öyle uzuyordu ki bir tırtıla yuva olabilirdi.

Okul sonrası mum alma sırası bendeydi. Abim belki de ilk kez bu kadar çok adımla seslenmişti.

- Ali, sakın mumları unutma! Bak sıra sende, Ali. Tamam mı Ali!

Ufaklık olmaya alışmaya başlamıştım oysaki. Karanlık ismimi bana getirmiş gibiydi. Belki bu gece cesaret edebilirsem ona teşekkür etmeliydim. Mumları aldıktan sonra eve dönüş yolu bitmek bilmedi. Acaba bugün hangi melodiyle gelecekti karanlık?

Babam mumları özenle evin belli köşelerine yerleştirdiğinde güneş çoktan terk etmişti gökyüzünü. Vakit yaklaşıyordu. Ödevlerimi bitirir bitirmez mumu söndürmem gerekiyordu. Süzülen ışığın etrafında karanlığın gölgesinin dans etmesi an meselesiydi.

İçim korkudan vız vız ederken bir yandan da yorganın altında nefesimi dinliyordum. Karanlık kendini tamamen gösterdiğinde sesi de odamda yankılanmaya başladı. Islığa benzeyen sesi pencere aralarından duvarlara çarpıyor, sanki kendi etrafında dönüyordu. Dilini anladığımı söyleyemem ama şiir okunurken kulağınızda çalan bir melodi olur ya, hah tam da öyleydi ses tonu bu akşam.

Arada yoruluyor olmalıydı ki susuyor, susuyor, susuyor, sonra uykuya dalacağım anda tekrar başlıyordu şarkısına. Belki benden reaksiyon bekliyordu. Onu anlamak hiç kolay değildi. Bütün gece kulağıma çaldığı melodilerle hikâyeler düşünüp, şarkı sözleri uydurmak zorunda kaldım. Bir şeyden korkmamanın yolu onu tanımaya çalışmakla çözülür, der annem. İşe yaramıyor değil. Uykusuz kalmam dışında.

Sabah perdemin açılma sesiyle güneşin karanlığı kovduğunu anladım. Bir ses daha geldi kulağıma. Çamaşır makinası. Hemen yataktan fırlayıp prize dokundum ve elektriğin geldiğini fark ettim.

- Lodos bu sabah sona erdi. Elektrik tellerindeki sorun çözülmüş. Zor bir haftaydı.

- Lodos mu?

- Evet, oğlum. Bahsetmiştik ya ilk gün.

Kendimi karanlığın gelişine öyle kaptırmıştım ki böyle bir konuşmayı hatırlamıyordum bile. Annem şaşkın şaşkın yüzüme bakarken olanları anlatmak yerine gülüp geçmeyi tercih ettim. Lodos rüzgârı, yıpranmış pencere pervazlarından odamda sesler oluşturmuştu. Mum ışığından oluşan yansımalar, lodosun sesi ve benim hayal gücümle oluşan bir misafirdi karanlık.

Karanlığın sesini bir daha esecek olan lodosa kadar duymayacağımı düşününce üzülmedim, diyemeyeceğim. İlginç bir hafta yaşamama sebep olduğu için diğer gelişinde onu korkmadan karşılayabilirim belki.

Hoşça kal karanlık. Hoşça kal lodos.

 
 

©2023, Recep Bilal Aksu tarafından kurulmuştur.

  • Instagram
bottom of page