KAMUFLAJ USTASI
- Kadriye Hafif

- 25 Nis 2024
- 2 dakikada okunur
Yazar: Kadriye Hafif
Editör: Behice Kavak

Günlerdir bir arayış içerisinde koşturuyoruz. Balkondaki zambakların, akşam sefasının, begonvillerin, süpürge otunun, şemsiye çiçeğinin, balkona sarkan karadutun yapraklarının arasına dallarının üzerlerine ve her yere baktık ama yok. Hayatınızda bu kadar çok ortadan kaybolan bir şey görmemişsinizdir. Onlar hiç olmadık yerden çıkabilir. Hatta gözünüzün önündedir ama siz görmemiş olabilirsiniz. Çoğu zaman aramaktan vazgeçip “Bir elime geçirirsem neler neler yapacağım!” diyerek kendinizi teselli ederken bulabilirsiniz.
Biraz da birlikte arayalım ne dersiniz? Neyi mi? Tabii ki muhteşem kamuflaj uzmanını. Sahi, onlardan daha uzmanı var mı sizce? Kim mi? Hadi size atalarından başlayarak tanıtayım.
Büyük büyük büyük ataları “Eophyllium messelensis” olarak bilinir. Bu büyüklük şaşırtıcı bir şekilde 47 milyon yıldan beri neredeyse hiç değişmeden günümüze kadar gelmişler. Bu uzun evrim süreci, onların doğaya mükemmel bir uyum içinde olduklarını gösteriyor. Belki de askeri kamuflaj konseptinin ilham kaynaklarından biridirler.
Neyi, kimi aradığımızla ilgili aklınıza birkaç fikir gelmiş olmalı. Ne dersiniz? Hadi biraz daha ipucu vereyim.
Bunların boyu 6 santimetreye kadar çıkmaktadır. En önemli özellikleri ise, düşmanlarından korunabilmek için birçok ağacın yaprak türünü taklit edebilirler. Yaprakların şekline girerek kendini kamufle edebilen bu böcek türü, aynı zamanda başını vücuduna saklama özelliğine de sahiptir.
Çalılar arasında, yosunları ve yapraklar üzerinde yaşar; gündüzleri uyuyup geceleri hareketlidirler. Gündüz kimse rahatsız etmez onları. Edemezler zaten. Tek savunma sistemleri olan kamuflajları ile çeşitliliğine göre yaprak, dal bularak antenleri uzatıp uyurlar. Onlarla beslenmeyi bekleyen kuşlar, kertenkeleler, örümceklerin işi gerçekten zor olsa gerek. Bazı zamanlar kimse bizi fark etmiyorlar, bir selam bile vermiyorlar diye üzülebiliyorlar. Ama yapacak bir şey yok.
Sanırım artık kim olduğunu bulduk. Evet yaprak böcekleri. Ben yaprak böceklerin olağanüstü özelliği ve güzelliği karşısında hayran hayran baka kalıyorum. Onlar birer böcektirler. Hayatta kalmak için bir yaprağa benzemeleri gerektiğini bilemezler. Bilseler de şekillerini çizemezler. Yaprakların çürüklerini, dalların oyuklarını, budaklarını taklit edemezler. Bu şekillerin ve renklerin tesadüflerle oluştuğu da düşünülemez. Çünkü her şeyi muazzam şekillerinin olması ancak yaratıcının eseri olduğunu görenlere bilenlere ispat etmeye yeterde artar.
Şimdi hangi çiçeğin dalında, yaprağında geziyor kim bilir bizim yaramaz. Az kaldı, “Elma dersem çık; armut dersem çıkma!” diyerek saklambaç oynayacağım. Başka bir şey gelmiyor aklıma.
Bugünden sonra her gördüğün yaprağın, dalın, budağın başka bir canlı olabileceğini unutma. Olur mu?