İyi, Kötü, Masum Ve Vahşi
- Sümeyye Özer Erdoğan
- 5 Ara 2024
- 6 dakikada okunur
Yazar: Sümeyye Özer Doğan
Editör: Gamze Güneş

Bir eser okudum, iyi güzel ama daha iyi anlamak için bir diğerini de okumam gerekli dediğiniz oldu mu? Benim bu yazıyı yazma hikâyem böyle başladı. Tahlile geçmeden önce birçok ütopik ada hikâyesinin geçtiği mercan adalarının oluşumunu anlatarak başlamak isterim. Kim bilir, bir gün belki birilerinin yolu bu adalara düşebilir.
Mercan Adaları (atoll) ortasında lagün adı verilen bir göl bulunan adacıklardır. Taş ve topraktan değil, çok sayıda canlı organizmaların ürettiği kalsiyum karbonat (aragonit) mineralinden, mercan iskeletlerinden oluşan tropikal adadır. Son buzul döneminden sonra oluşmuştur. Tropikal sularda sığ derinliklerde bulunur. “Charles Darwin'in çökme modeline göre, mercan adarlının oluşumu, etrafında bir mercan resifin oluştuğu volkanik bir adanın batmasıyla açıklanır.” (www.wikipedia.com.tr)
Bu adalarda palmiye ağaçlarının çok olması dalgalarla taşınan hindistan cevizleri nedeniyledir. Mercan adalarında geçen birçok eser olmasına karşın iki eser, Sineklerin Tanrısı ve Mercan Adası bu tahlil yazısının konusudur. Sineklerin Tanrısı, İngiliz yazar ve şair William Golding (1911-1993) tarafından 1954 yılında yayımlanan alegorik bir eserdir. Yazar, ilk romanı Sineklerin Tanrısı çıkar çıkmaz bir başarı elde etti. 1980'de Rites of Passage eseriyle Booker Ödülü'nü kazandı, 1983'te Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görüldü ve 1988'de şövalye ilan edildi.
Eserlerinde insan doğasının karanlık yönlerini ele alan Golding'in eseri Sineklerin Tanrısı, E.M.Forster, C.S.Lewis ve T.S.Eliot gibi önemli yazarların beğenisini kazanmış ve uluslar arası başarı elde etti. Kitap, 1963 ve 1990 yıllarında olmak üzere iki kez sinema filmine uyarlandı. Bir yazarın yaşadıkları eserlerine yansır mı? Fazlasıyla yansır. Golding’in çocukluğu 1. Dünya Savaşı, gençliği 2. Dünya Savaşı’na denk gelir. Tüm dünyayı etkisi altına alan büyük savaşlar dönemin yazar ve çizerlerini etkilemiş ve bu durum edebiyat dünyasına yansımıştır. Golding’in yaşadığı umutsuzluk, hayal kırıklığı onu bu eseri yazmaya itmiştir dersek haksızlık etmiş olmayız.
Sineklerin Tanrısı eseri, adını bir inanıştan alır. “İnanışa göre cehennem hükümdarları, düşmüş dokuz meleğin oluşturduğu koronun şefi Baalzebub, İncil’de geçen adıyla şeytanların efendisidir. ‘Baal’, Kenan Ülkesi’nin çok tanrılı inancına göre en kudretli tanrı anlamına gelirken İbraniler, Kenan Ülkesi’ni işgal ettiklerinde bir aşağılama, yerme amacı güderek olsa gerek bu adı sineklerin yaratıcısı, tanrısı, efendisi, ‘Baalzebub’ olarak anlam değişikliğine uğratırlar. ‘Baal’ İbranice Efendi anlamına gelirken bu anlam değişikliğinde baal – beetle (kanatlı böcek) kökeni kullanılmış olabilir ki İngilizler de kutsal kitaplarında şeytanı Beelzebub olarak adlandırmışlar.” (Bayrak,2016)
Sineklerin Tanrısı, atom savaşından korumak üzere bölgeden uzaklaştırılmak istenen yaşları altı ile on iki arasında değişen İngiliz askeri okul öğrencilerinin uçakları düşürülmesi sonucu düştükleri adada zorlu yaşam koşullarında verdikleri mücadeleyi anlatan distopik bir eserdir. Olaylar, başlarında kendilerini yönlendirecek bir yetişkin ve kurallar bulunmayan bir grup çocuğun etrafında gelişmektedir. Sosyal kontrol mekanizmasının bulunmaması çocukların iç dünyasındaki karanlık yönün ortaya çıkmasına neden olacaktır.
Mercan Adası eseri, bilinen bir matbaacı aileden gelen İskoç yazar Robert Mıchael Ballantyne (1825-1894) tarafından 1857’de yazıldı. Yazarın 100’den fazla eseri vardır. 2006 yılında 15. Uluslararası Sosyal Araştırmalar ve Davranış Bilimleri Sempozyumu tarafından en iyi yirmi İskoç romanından birisi olarak seçildi. Kitaba ismini olayların geçtiği mercan kayalıkları verir. Mercan kayalıkları göze hitap edecek kadar güzel, gemi batıracak kadar da tehlikelidir.
Mercan Adası eseri, mercan adalarının çokça bulunduğu Güney Pasifikk’te batan bir gemiden kurtulan yaşları birbirinden farklı üç İngiliz çocuğun, Ralph (15), Jack (18) ve Peter (14) adada yaşanabilir bir düzen kurmalarını yerlilerle ve korsanlarla karşılaşmalarını ve adadan ayrılışlarını anlatır. Kitaplardan, kitap okumanın öneminden, avcılık, balıkçılık, bitkiler, tekne yapımından bahsedilir. Irkçılık, kölelik ve korsanlık temaları ele alınır. Eser, gözlem, deney ve bilginin öneminin, işbölümünün, dayanışmanın, dostluğun yaşam pratiğini okura dikte eder, diyebiliriz. Kitap didaktik özellik taşımakta olup tavsiye, öğüt ve nasihatler vermekte okuyucuyu yönlendirmektedir. Bir adaya düşmeden yanınıza almanız gereken üç şeyden biri bu kitap olabilir.
Mercan Adası, ütopik, Robinsonad’ların öne çıkan eserlerindendir. Bu edebi tür, kahramanın, genellikle gemi kazası geçirerek veya ıssız bir adada mahsur kalarak aniden yaşadığı medeniyetten ayrılmak durumunda kalan insanoğlunun elindeki sınırlı ve yetersiz araç ve kaynakla yaşam mücadelesi verme sürecini anlatır. Tür, adını Daniel Defoe'nun 1719 tarihli Robinson Crusoe romanından alır. Bu türü daha iyi anlamak için Tom Hanks’in başrolünde olduğu 2000 yapımı Yeni Hayat (Cast Away) sinema filmi izlenebilir.
Golding, eserinde alegoriler üzerinden okurun yeni anlamlar inşa etmesine olanak sağlar. Öğüt veren bir yaklaşımdan uzak durarak okurun insan doğasındaki iyilik ve kötülük üzerine felsefi bir düşünme sürecinden geçmesini sağlar. Ballantyne, eserinde daha açık, net, idealize ve didaktik bir üslup benimser. Golding bu döneme kadar yazılan robinsonad, ütopik eserlere nazire olsun hem de yaşadığı dönemin etkileri göz alındığında ironi amaçlı bu eseri yazmış olsa gerekir.
Sineklerin Tanrısı’nda liderlik vasfına sahip olmayan Ralph demokrasiyi, beceri ve zaaflara hitap edebilen darbe yaparak iktidarı ele geçiren Jack otoriter rejimi, adadan kurtulma umudunu hiç yitirmeyen Domuzcuk aydınlanmayı, bilgiyi, insan doğası üzerine gerçekçi gözlemler yapan Simon dini ve uyarıcıyı, saf kötülüğü temsil eden Roger kraldan çok kralcılığı simgeler. Şeytanminaresi adı verilen deniz kabuğu yasa ve kanunları, ateş uygarlığı simgeleyen alegorik unsurlardır. Sineklerin Tanrısı, çocuk kitabı zannedilmesine karşın sembolik ve simgesel yönü sonradan anlaşılmış ve tepki de almıştır.
İnsan doğuştan kötü müdür? Çocuklar, zannedildiği gibi saf ve masumlar mıdır? İnsanın, eğitimsiz, ilkel ve primitif halini aynalayan çocuklar içimizdeki sesin tercümanı mıdır? İnsanın sosyal varlık olması masumiyetini koruma noktasında etkili midir? Çocuklar veya yetişkinler din, ahlak, eğitim ve kurallar olmadığında mutlu toplum kurmayı başarabilirler mi? Her iki eser, bu sorular eşliğinde insanı özgürlük, seçim, sorumluluk, dayanışma, yabancılaşma, liderlik, yönetim gibi önemli kavramların yanı sıra iyilik, kötülük, hırs, dürüstlük ve açgözlülük gibi ahlaki ve etik kavramlar üzerine de düşünmeye, yönlendirmektedir.
“Sineklerin Tanrısı'nda insan doğasında korkuya dayalı bir içgüdü olarak kötülüğün varlığı görülmektedir. Çocukların temiz ve saf olduğu konusunda bir inanç var olduğundan duyulan dehşet doğal sayılmalıdır. Ancak, gerçekçi bir gözle bakıldığında çocukların da tıpkı yetişkinler gibi birer insan olduğu anlaşılır. İnsanlarda hem iyi hem de kötü içgüdüler vardır.”(Barış Kaner,1999).
Meslekte ilk yıllarımdı, çocukları yakından tanıdığımda dehşete düşmüştüm. Çocukların yetişkinler gibi iyi ve kötü özellikleri ön plana çıkıyordu. Tıpkı âdemoğlunun dünyadaki ilk zamanlarında olduğu üzere her zaman Habil ve Kabil fıtratı olacaktı. Düşünür, yazar Jean Jacques Rousseau, Habil ve Kabil metnini dini öğretilerden duymamış veya inanmıyor olacak ki, insanın doğası gereği kötü olmadığına inanır ancak tüm insanların kötü yönetimler altında bu hale geldiğini savundu.
“Rousseau’nun toplumsal sözleşme teorisine göre insanların tek kaygısı fizyolojik ihtiyaçlarının giderilmesinden ibarettir. Doğa durumunda, bu ihtiyaçlar insanların ellerinin hemen altında olduğundan mutsuz olmalarını gerektirecek bir şey yoktur. Bu nedenle Rousseau, doğa durumundaki insanların mutlu olduğunu söyler. Doğa durumundaki insanlar birbirlerine karşı iyi veya kötü değillerdir. Her türlü baskıdan da uzaktırlar. Suç veya erdem nedir bilmezler. Rousseau'ya göre doğa durumundaki insanlar arasında savaş veya mücadele yoktur. Bu dönemdeki insanların hepsi eşittir. Ayrım yoktur. Rousseau; herkesin eşit olduğu, ihtiyaçlarını giderdikleri, savaş veya mücadeleye gerek duymadıkları bu mutlu toplumun uygar toplumların ortaya çıkmasıyla birlikte varlığını yitirdiğini söyler.” (www.wikipedia.com.tr)
Sineklerin Tanrısı eserinde Jack’in içindeki kötüyü ortaya çıkaran, diğer çocukların istek ve zaaflarını okuyamayan, Jack’in pratik zihnini, gücünü tanımlayamayan, Domuzcuk’un bilge tavırlarını yüzeysel, işine geldiği gibi dinleyen Ralph’in başarısız yönetimidir. Ralph, liderlik sıfatlarını taşımamasına rağmen, elindeki temelsiz isnatsız deniz kabuğu gücü sayesinde lider seçilir. Ralph içten içe her olay ve durum karşısında bilge tavır sergileyen Domuzcuk ve cesaret sahibi ve insanları anlayan Jack'ın liderlik özelliğine sahip olduğunu hissediyordu. Mercan Adası eserinde Jack karakteri gibi yönetimindekileri okuyup anlayıp tavır geliştirebilseydi olaylar kontrolden bu derece çıkmayacaktı. Her pasif yönetim sonucunda Jack karakterinin ve takipçilerinin çıkması olağandır. Her iki eserde Jack karakteri üzerinden iyi ve kötü lider nasıl olunurun cevabını verir.
“Golding, Sineklerin Tanrısı adlı eserinde insanların doğasında var olan ve ortaya çıkmak için uygun yer ve zamanı bekleyen kötülüğü olaylardaki örneklerle somutlaştırarak, insanın karşı konulmaz tutkularına nasıl yenik düştüğünü yansıtır. İnsanın, hem kendi iç dünyasındaki hem de çevresiyle olan çatışmasını vererek liderlik tutkusunun evrensel olduğunu vurgular.” (Barış Kaner,1999)
Sineklerin Tanrısı’nda çocukların kilise üyesi olmalarına karşın dini öğelere hiçbir şekilde rastlanmazken Mercan Adası’nda İncil'in, inançlı olmanın faydası yaratıcıya sığınma, inanmamanın büyük bir günah olduğu gibi mesajlar verilir. Eserde bahsi geçen yerliler vahşi ve barbarken misyonerler sayesinde Hıristiyanlığı kabul ettiklerinde iyi insanlara dönüşürler. Sömürgeleşmeyi meşrulaştırma vasıtalarından olan misyonerliğe övgüler dizilir. Günümüzdekine benzer kendilerinden olmayanlara medeniyet götürdüklerini iddia ederek üstenci bir dil kullanılır, ötekileştirme net bir şekilde ortaya konur. İngiltere yöneten diğer tüm toplumlar yönetilendir. Goldıng 2. Dünya Savaşı’nda net olarak gördüğü bu ikilemi, eserinde dinden soyutlanarak hatta inancı yererek ironik üslupla eserine “Sineklerin Tanrısı” diyerek ortaya koymuştur.
Mercan Adası, ütopik kategoride değerlendirilmesine karşın Sosyal Psikolog Muzaffer Şerif ve arkadaşlarının yapmış olduğu Roobers Cave sosyal deneyi bu yaşam tarzı olasılığını kanıtlamıştır.
“… Muzaffer Sherif “Gerçekçi Çatışma Teorisini” (realistic conflict theory) meslektaşları ile ortaya atarken sosyal önyargıları ve bu yargıların gruplar arasındaki etkileşimini açıklamaya çalışmıştır. Bu önyargıları açıklamaya çalışırken “grup” konseptiyle hareket etmiştir.
Muzaffer Sherif ve meslektaşlarının yaptığı bu çalışmada da gruplar arasındaki ilişki başta rekabet ile incelenmiştir. Gruplar arası çıkan çatışmalar, negatif ön yargılar, gerçekliği olmayan basmakalıp fikirler gibi olumsuz durumlar incelenmiştir. Sınırlı kaynaklar için rekabete giren gruplar devamında değişen gerçeklikleri ile dayanışmaya tutunmuştur. İlerleyen zamanlarda şaşırtıcı şekilde yakın ilişkiler kurmaya başladığı da gözlemlenmiştir.” (Genç, 2023)
Karpınar ise bu teoriyi destekler mahiyette “Sosyal psikolojinin etkisi, aidiyet hissi, ait olunan gruptaki psikoloji, rekabet içinde olduğun bir örgütün uygun koşullar sağlandığında tersi bir örgüt psikolojisi sunduğunu görmekteyiz.” der. (Karpınar, 2020)
Rousseau ile Şerif’in farklı din, kültür ve gelenekten geliyor olmaları Golding gibi çalışmalarını etkilemiş midir? Nesnel deney ve düşünce nerede başlayıp nerede bitmektedir? İnsanoğlu, din, yasa, ahlak, etik, gelenek ve kültürü geride bıraktığında aydınlanmayla başlayan, modernizmle dayatılan, postmodernizmle kanıksanan içi boş ve çarpıtılan kavramlar bireycilik, özgürlük, eşitlik ilkeleri tüm toplumlara yayıldığında arzu edilen mutlu insanı ve toplumu bulabilir mi?
Kaynakça:
• Wikipedia, Mercanada, https://en.wikipedia.org/wiki/Atoll Erişim Tarihi: 16.11.2024
• (BAYRAK; E. , 2016, Sineklerin Tanrısı ya da İnsani Kötülük Üzerine, “Sineklerin Tanrısı” ya da insani kötülük üzerine | Emel Bayrak | Edebiyat Haber )
• (BARIŞKANER, H, 1999, S.13, Sineklerin Tanrısı’nda Liderlik Mücadelesi, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/151838)
• Wikipedia, Jean-Jacques Rousseau, https://tr.wikipedia.org/wiki/Jean-Jacques_Rosseau, Erişim Tarihi: 18.11.2024
• (GENÇ, B., 2023, The Robbers Cave Deneyi Nedir?, https://altiustupsikoloji.com/yazilar/bilimselicerik-7146/)
• Karpınar, Ö.N, 2020, Robbers Cave Deneyi