top of page

İLHAM PERİSİ POTUS

  • Sevim Kanbur
  • 18 Kas 2023
  • 6 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 12 Ara 2023

Yazar: Sevim Kanbur

Editör: Ertuğrul Karaca Çizer: Esra Kübra Aşoğlu

Şef Editör: Behice Kavak



ree

Peri Potus Peripatanya İlham Ajansı tarafından acil koduyla çağrılmıştı.

Sabah erkenden kalktı. Giderek artan kiloları için diyetisyeninin verdiği listeye göz attı. Kendi hesabına göre listedeki menüyü eksiksiz uyguladığında yaklaşık iki ay daha yaşayabilecekti.

— Beslenme değil adeta ölüm diyeti!

ree

Yasaklı olmasına rağmen bir kaktüs meyvesini mideye indirdi. Bir avuç dolusu çamsakızı damlasını kavanozdan alıp cebine attı. Koca cüssesini havalandırmakta iyice zorlanan incecik kanatlarını çırparak İlham Ajansı’na doğru yola çıktı.

Bay Çivit onu gergin bir ses tonu ve asık bir suratla karşıladı.

— Bizi şereflendirdiniz Bay Potus. Tam 20 dakikadır sizi bekliyoruz. Umarım ilham çalışmalarınız sırasında da benzer titizliği gösteriyorsunuzdur.

Potus bu gergin havayı dağıtmak istedi.

— Geç kaldığımı ima ediyor olmalısınız efendim. Bunu doğrudan söyleyebilirsiniz. Ben ilham sırasında buna çok önem veriyorum. Mesajlarımı doğrudan iletiyorum. Yazarlarımı dolambaçlı yollara sokarak oyalamıyorum.

Bay Çivit’e karşı sırıtarak güldü. Onun da gülümsemesini bekledi. Ancak Bay Çiviti’in yüzünde tek bir kas bile oynamadı.

— Maalesef Bay Potus, annenizi yakından tanımasaydım Peripatanya’nın gelmiş geçmiş en iyi ilham perisinin oğlu olduğunuza asla inanmazdım. Tam yedi hikâyenizi inceledik ve tümünü birbirine karıştırdığınızı fark ettik. Bu bir kusur değil, bu bir facia.

Bay Çivit’in son cümlesinde sesi iyice yükselmişti. Önünde duran dosyayı eline aldı ve hızla çevirmeye başladı. Sayfaları yırtacak gibi diğer yana fırlatıyordu.

— Bakın işte Willy Vonka, nerede karşımıza çıktı dersiniz? Oz Büyücüsü sayfa 25. Beşinci bölüm “Teneke Adamın Kurtuluşu “; “Hayır benim başım bomboş” diye yanıtladı Willy Vonka, “ama bir zamanlar beynim de kalbim de vardı”. Bunu kimin söylemesi gerekiyordu Bay Potus; Teneke Adam’ın. Peki Teneke Adam nerede dersiniz? Buyurun bakın; Küçük Prens sayfa 75, 22. bölüm “Ne aradığını yalnızca çocuklar bilir.” dedi Teneke Adam. Peki Küçük Prens’e ne olmuş bakalım, bilmek ister misiniz Bay Potus? Bakın işte, burada; Alice Harikalar Diyarında sayfa 86, Delice Bir Çay Partisi bölümü, dinleyin; “Küçük Prens merakla tavşanın omzunun üzerinden bakıyordu ne komik bir saat dedi hangi günde olduğumuzu gösteriyor ama saati göstermiyor.” Devam etmemi ister misiniz Bay Potus?

— Sanırım şey, şey olmalı efendim, ateşli bir hastalık geçirmiştim geçen yıl. Evet evet tam olarak o günlere denk geliyor.

— Şu anda da ateşli bir hastalık geçiriyor olmalısınız Bay Potus, yoksa ne demek istediğimi kolaylıkla anlamanız gerekirdi.

— Aslında evet yani bana sorarsanız… Biz ilham perileri hep bir denge kurmaya çalışırız efendim. Orada biraz geri çekilmiş ağırlığı yazara vermiş olabilirim. Biraz şey yapmış olabilirim ilham sırasında… Şey…

Bay Çivit onu artık dinlemiyordu. Potus bir faciayla karşı karşıya olduğuna kesinkes ikna oldu. Bay Çivit onun toparlanması için kısa bir süre bekledi.

— Şimdi sorumuz şu Bay Potus. Bütün bu karışıklığı nasıl ve ne zaman düzelteceksiniz? Bu yazarları tekrar masa başına oturtup yazdıklarını yeniden gözden geçirmesini sağlamak artık sizin sorumluluğunuzda. Belki unutursunuz diye hatırlatmak istiyorum Peripatanya ilham yarışmasında bu hikâyelerin ikisi ajansımızın aday gösterdiği eserlerden.

— Efendim henüz ilhamı tamamlanmamış bir hikâyeyi aday göstermek benim suçum olamaz. Öyle değil mi? Bütün sorumluluğu üzerime yıkmanız hiç de adil değil.

— Karıştıran, yanlış ilhamlar gönderen sizsiniz Bay Potus ve bu karışıklığı düzeltecek olan da sizsiniz. Size iki ay mühlet veriyorum. Şimdilik hoşça kalın iki ay sonra sözleşmenizi feshetmek ya da bir ilham perisi olarak yola devam etmeniz konusunda sizinle yeniden görüşeceğiz.

ree

Bay Çivit odasına girip kapısını kapattı. Potus titreyen sesiyle, “Ama… Ama… Şey…” diyebildi. Kan şekeri düşmüştü ve kanatları titremeye başlamıştı. Asistan Bayan Bit’in misafir koltuklarından birine çöktü.

Kendini toparladıktan sonra İlham Ajansı’ndan ayrıldı. Uçmak yerine yürümeyi seçti. Yolunu daha da uzatmak için Peripatanya ilham diyarının caddelerinden geçmek yerine şehri sarıp sarmalayan ormanın içinden geçmeye karar verdi. Son zamanlarda kendindeki bu değişimin farkındaydı ama Peri Ajansı tarafından bu kadar hızla fark edileceğini düşünmemişti. Ormanın karanlık ve loş koridorlarında yavaş yavaş yürümeye başladı.

Potus, ilham perisi olan bir anne ile ressamlar için tasarımlar yapan bir babanın çocuğuydu. Annesi onun da kendisi gibi iyi bir ilham perisi olmasını istemişti. Peripatanya’nın en iyi ilham perilerini yetiştiren Ötesiyok Okulu’nda eğitim gördü. Ama o farklı bir öğrenciydi. Arkadaşlarının aksine okuldaki derslerin hiçbiri onun ilgisini çekmiyordu.

— İlhama giden yolda on altın kuralmış. Yazar bir çiçeğe bakıyor, yazar bir böceğe bakıyor, yazarın gözleri doldu, ağladı ağlayacak… Yazar çok öfkeli, yazar coşku dolu, en elverişli anlar bunlar sevgili periler ne duruyorsunuz. Ne aptalca. Yok tütsüymüş, yok mummuş, yok karanlıkmış, korkuymuş, ürpertiymiş!

Potus bir yandan söyleniyor bir yandan da önüne çıkan taşları tekmeleyip ormanın içlerine doğru yürüyordu. Amacı yakında olduğunu bildiği çam ağaçlarından biraz daha çamsakızı toplamaktı. İstemediği can sıkıcı düşüncelerden ancak ağzında bir şeylerin tadını hissettiğinde uzaklaşabiliyordu.

ree

Ormandaki ağaçların seyrekleştiği ve güneşin dalların arasından süzüldüğü bir yerde yabani çileklerle karşılaştı. Bu sırada kafasına isabet edip yere düşen bir cevize dönüp bakmadı bile. Ama ikinci kez aynı şey olunca başını yukarı kaldırdı. Ağacının dalları arasından bir hışırtı duydu. Potus bunun kış için ceviz toplayan birkaç sincabın işi olduğunu düşündü ve çilek toplamaya devam etti.

ree

Çilek salkımlarıyla birlikte ormanın derinliklerine doğru ilerledi. Peripatanya’yı uzaktan gören yüksek bir yamacın tepesine doğru uçarak çıplak bir kayanın tam ucuna oturdu. Çilekleri yemeye başladı. Tatları muhteşemdi.

“Yemek kitapları hazırlayan bir şef için bulunmaz bir ilham perisi olabilirdim. Kesinlikle şimdi olduğumdan çok daha mutlu olurdum” diye mırıldandı. Sırt üstü yattı. Güneş bulutların arkasına bir girip bir çıkıyordu. Hafif bir rüzgâr esiyordu uzaklardan kuş sesleri duyuluyordu.

— Zavallı annem ve babam beni her zaman profesyonel bir ilham perisi olarak görmek istemişti. Hiçbir zaman onların istediği gibi bir peri olamayacağım.

İkinci çilek salkımını ağzına götürmüştü ki havanın kararıyor olduğunu fark etti. Birden tedirgin oldu. Dönme vaktinin geldiğini düşündü.

ree

Alnının tam orta yerinden çıkan bir ateş topu kafasındaki bu konuşmayı sonlandırdı. Potus gözlerini açtığında yerdeydi. Peripatanya radar direğine çarpmıştı ve burnu kanıyordu. Kendini toparladı ve ayağa kalktı. Hâlâ ormanın dışına çıkamamıştı. Hava iyice kararmıştı. Kanat ışıklarını yaktı. Burnuna yerden aldığı bir avuç otu tıkadı. Tekrar yükselmeye çalıştı ama sağ kanadındaki tozların büyük kısmı dökülmüştü. Bu tozlar olmadan uçması çok daha güç olacaktı.

— Bu kadar kilolu olmak zorunda mıydım? Neden boğazımı tutamıyorum ki… Neden Peripatanya sınırlarından bu kadar uzaklaştım ki! Şimdi yatağımda uyuyor olabilirdim.

ree

Kendini biraz toparlamak ve dinlenmek için yüksek bir meşe ağacının tepesine kadar uçtu ve orada durarak bir süre dinlendi. Bu arada kanat ışıklarını söndürmeyi unutmamıştı. O her neyse peşinde olabilirdi.

“Hey, dikkatli ol!” diye bir ses duydu. Birden eli ayağı boşaldı ve tam düşmek üzereyken bir dala tutundu.

ree

“Korkmana gerek yok,” dedi başka bir ağaçta bekleyen baykuş. “Sadece oturduğun dalın, ağırlığını taşıyacak güçte olmadığını söyleyecektim. Ama seni ürkütmüş olmalıyım lütfen beni bağışla.”

Kalbi korkudan çatlayacak kadar hızla çarpan Potus, baykuşun bu dostane sesiyle yavaş yavaş sakinleşmeye başladı. Ormanda yalnız olmadığını bilmek ona cesaret vermişti.

Potus yeniden havalandı şimdi daha iyi uçuyordu ve Peripatanya sınırlarına varması gerçekten de çok uzun sürmedi. Şehre vardığına hiç bu kadar sevinmemişti. Kendisi gibi etrafta uçan perileri görmenin ruhuna bu kadar iyi geleceğini hiç düşünmemişti. İlk gördüğü periye sarılabilirdi.

Eve vardığında yatağına atlayıp uyumaktan başka bir şey düşünmüyordu. Mutfağa girdiğinde masanın üzerinde bir not buldu;

ree

“Sevgili oğlum bu saate kadar dışarıda kalman seni başarısız biri yapar. İyi bir ilham perisi daima uykusunu almış olarak işine gitmeli. Lütfen gece eğlencesini azalt ve can sıkıntın için ev içinde yapabileceğin peri hobileri edin. Annen.”

Sabah kahvaltı etmeden hazırlandı, hızla peri dağıtım merkezine gitti. Kendisiyle birlikte çok sayıda ilham perisi dağıtım aracına bindi. İşini severek yapan ilham perileri notlarını karıştırıyordu. Potus hiçbir zaman onlar kadar işini sevemeyeceğini düşündü.

Aradan bir ay geçmişti bile. Potus, Peri Ajansı’na uğrayarak Bay Çivit’e işlerin yolunda gittiğini ve roman karakterlerinin büyük bölümünü ait oldukları eserlere geri döndürdüğünü ancak Alice adındaki karakterin kendisini biraz uğraştıracağını ve bu yüzden bir aylık ek süre daha istediğini bildiren dilekçesini sunacaktı.

ree

— Bay Potus şu anda önemli bir görüşmesi var, hassas bir konu. Ama çok uzayacağını sanmam. Bu arada ne içersiniz? Size limonlu çilek suyu ikram edebilirim.

— Ah teşekkür ederim Bayan Bit. Eve gidip uyumaktan başka bir şey dilemiyorum. Çok yorgunum.

— Sizinki de mi kaprisli?

— Kim?

— Sizin yazarınız.

— Hayır pek sayılmaz. Biraz kafası karışık. Ya da benim kafam karışık bilemiyorum. Bazen hangimizin kafasının daha karışık olduğunu anlamakta zorlanıyorum.

— Anneniz nasıl peki? Biliyor musunuz ona hayranım. Hâlâ onunla yarışacak bir perinin olduğunu düşünmüyorum. Tek başına bir efsaneydi o.

— Evet gerçek bir profesyoneldir. Ama ben sanırım ona çekmedim.

— Öyle söylemeyin Bay Potus. Bir gün Bay Çivit’i başkanla konuşurken duydum.

Sesini alçalttı.

— Sizin dünyadaki en zor yazarlarla çalıştığınızı ve başkası olsa bunu asla başaramayacağını söylüyordu.

— Sahi mi? Yani emin misiniz?

Potus’un içini tarif edemediği bir sevinç kapladı. Bay Çivit’e vermeyi planladığı dilekçesini şimdi yazacak olsa kendisini bu delilerle uğraştırdığı için ondan yıpranma payı bile talep edebilirdi. Ama dilekçeyi çoktan yazmıştı ve o anki duyguları şimdikinden çok farklıydı.

Çok geçmeden bay Çivit’in odasının kapısı açıldı. İçerden kocaman kırmızı gözleriyle âdeta bir ateş böceğine benzeyen bir ilham perisi çıktı. Elinde bir dosya vardı ve onu Bayan Bit’in masasına bıraktı.

Hemen ardından Bay Çivit geldi. Gergin görünüyordu.

— Bayan Bit, Bayan Telemir’in dosyasını yarım kalanlar klasörüne kaldırın. Kendisinin ajansımızdan ayrılma işlemlerini başlatın lütfen.

Salonda onu bekleyen Bay Potus’u gördü.

— Hoş geldiniz Bay Potus, lütfen odama gelin.

— Dilekçemi sunmak istemiştim efendim. Çok vaktinizi almak istemiyorum.

Bay Çivit bir an duraksayarak Potus’un yüzüne baktı;

— Umarım düşündüğüm şey değildir Bay Potus. Yoksa siz de mi bizi yarı yolda bırakmayı düşünüyorsunuz?

— Ah hayır efendim, sadece işlerin yoluna girdiğini ve bana tanınan sürenin biraz daha uzatılmasını talep edecektim.

ree

— Tamamdır Bay Potus, istediğiniz süre sizindir.

Potus dilekçesinin bu kadar kolay kabul edileceğini düşünmemişti. Üzerinden büyük bir yük kalkmıştı. Şimdi uçabilirdi.


 
 

©2023, Recep Bilal Aksu tarafından kurulmuştur.

  • Instagram
bottom of page