İKSİR
- Betül Nur Köse
- 19 Kas 2023
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 3 Ara 2023
Yazar: Betül Nur Köse
Editör: Ertuğrul Karaca
Şef Editör: Behice Kavak

Her şey, yıllar önce o malum korona virüsünün dünyaya yayılmasıyla başladı. Aslında bilim insanlarının bu virüse karşı aşı üretmeleriyle başladı demek daha doğru olur. Aşı, koronayı yendi belki ama vampirizm hastalığını ortaya çıkardı. Aşıların içine enjekte edilen vampirizm hastalığı, insanların genetiğini değiştirdi. Tüm dünya vampirdi artık.
Pandeminin sona ermesiyle herkes rahata kavuştuğunu sandı. Ancak ufak tefek sıkıntılar yıllar geçtikçe baş göstermeye başladı. Karanlıktan korkan kimse kalmamıştı, hatta herkes karanlığı arar olmuştu. Gün ışığı görmemek için gündüz uyur, gece uyanır olmuşlardı. Hâl böyle olunca insanlar işe geceleri gitmeye başladılar. Çocuklar oynamak için sabah değil de akşamları sokağa çıkar oldular. Dünyanın ayarları tamamen bozulmuştu. “Kim oynadı bu ayarlarla?” diye düşünen yalnızca Vipi’ydi.
Vipi, zamanla artan iştahsızlığından, teninin soluk renginden çok sıkılmıştı. Bir şeyler yemediği için teni un kurabiyesi renginde görünüyordu. Oysa o, ortalıkta un kurabiyesi gibi gezinmekten hiç hoşlanmıyordu. Bir tek ten rengi mi? Saçları bile bembeyaz olmuştu. Sürekli aynanın karşısına geçer, uzayan dişlerini kesmeye çalışır, saçlarını da siyaha boyardı. Kestiği dişlerini de törpülemeyi hiç ihmal etmezdi. O artık vampirdi. Sülükler gibi kanın tadından hoşlanmaya başlamıştı. Aşı olmadığı için vampire dönüşmeyen sıra arkadaşı Maho’nun kanını içmemek için kendini zor tutuyor, bazen de tutamıyordu. Maho artık Vipi’nin yanında oturmak istemiyordu. “Of acıtıyorsun ya, kolumu dişlemeyi bırak!” isyanları Vipi’yi durduramaz hâle gelmişti.
Kolu diş izleriyle dolu olan Maho, Vipi’nin en yakın arkadaşıydı. Vipi’den “Hamburger gibi kokuyorsun.” sözlerini duyduğu zamanlarda mutlaka yeni bir diş izi daha eklenirdi koluna. Bu durumdan çok rahatsız olan ve etrafı vampirlerle dolu olan Maho, artık kansızlıktan hastalanıp yataklara düşmüştü. Kolay değildi sonuçta onca vampiri doyurmak. Aşı olmayan insan sayısı da çok azdı. Ömrü hep böyle geçecek sanıyordu. Ama böyle hayat geçmezdi. Bir şeyler yapmalıydı. O artık hamburgere benzetilmek istemiyordu. Hamburger olmak da istemiyordu. Hem hamburger de neymiş canım patates kızartması dururken!
Hemen yatağından kalkıp aceleyle mutfağa girdi. Annesinin aşure tenceresini alıp özel bir karışım hazırlayacaktı. Bundan içen vampirler tekrar insan olacak, normale döneceklerdi. Ama içine ne koymalıydı? Biraz düşündü. Aklına çok parlak bir fikir geldi. Hemen koşup babasının bilim dergilerini karıştırmaya başladı. Orada mutlaka bir şeyler bulurdu!
Her hastalığın şifası olduğu söylenen ıhlamur, kan yapar diye annesinin zorla içirmeye çalıştığı keçiboynuzu pekmezi, tadı güzel olsun diye kakaolu fındık kreması, bir damla propolis (yanlışlıkla biraz fazla da olabilir), biraz buz, biraz da tuz, bu neymiş ki dediği ve ne olduğunu bilmediği bir şeyler, eline ne geçtiyse hepsinden bir tutam, ortaya karışık sihirli bir iksir hazırlamıştı.
Hazırladığı karışımı yarım saat boyunca fokur fokur kaynattı ve evde bulduğu bardakların hepsine doldurdu. Zaten karanlıkta kimse bunun ne olduğunu anlamazdı. “Size kan şerbeti getirdim” diyerek anne ve babasına iksirden ikram etti. Hemen diğer bardakları da alıp komşulara götürdü. Çevresine dağıtmakla kalmamış, evin önüne masa kurup herkese satmaya başlamıştı. Kan şerbetinin adını duyan geliyor, şerbet evin önünde uzuuun bir kuyruk oluşturuyordu. Bir yandan çok para kazandığı için sevinen Maho, diğer yandan da karışımın işe yarayıp yaramadığını merak ediyordu.
İksirin son bardakları da satıldıktan sonra Maho, arkadaşı Vipi’yi gördü. Ondan öğrenebilirdi! Hemen arkadaşının yanına koştu. Sık sık boyadığı için simsiyah görünen saçları ve kısalttığı dişleriyle sıradan bir insana benzeyen Vipi, ne yazık ki görünüşüyle bu soruya bir cevap olamadı. Ayaküstü biraz sohbet ettikten sonra Vipi, arkadaşına gülümsedi. “Hamburger gibi kokuyorsun.”