HAYAL BEKÇİSİ

Yazar: Gamze Güneş

Editör: Yağmur Karacan

Sizin hayal bekçiniz kim ya da kurduğumuz hayaller sizce nereye gidiyor olabilir?

İşte bu soruların cevabını arayacağımız bir kitaptan bahsetmek istiyorum sizlere. Ay’daki Kulübe… Kitabımızda Behçet adında bir karakterimiz var ve kendisi Ay’daki kulübesinde yaşıyor. Burada dünyadaki insanların Ay’a düşen hayallerini, umutlarını, düşüncelerini ve anılarını her gün ve her gece toplayıp raflara yerleştiriyor. Sonra ne mi oluyor? Haydi gelin, hep beraber öğrenelim.

Benim Behçet’im Nerede?

Ay’ a düşen hayalleri arada bazıları tekrardan almaya geliyor. Ama bu çok mu çok nadir oluyor. Hatta kitabı okurken Behçet’in bir üzüntüsüne de şahit oluyoruz. Ay’daki anıları, hayalleri artık o kadar azalmaya başlıyor ki bunları toplarken şöyle diyor Behçet: “Sanırım artık insanlar bir banka oturup hayal kurmayı, düşünmeyi erteliyorlar. Unutuyorlar.”

Kitabı okuyup kapağını kapattığımızda aklımıza bir soru takılıyor ve bence biz bu sorunun peşini bırakmamalıyız diye düşünüyorum. Behçet bizim hayallerimize, anılarımıza, düşüncülerimize bu kadar güzel emanetçilik yaparken, bizim kendi hikâyemizde tüm bunların Behçet’i kim? Bizler kendi hayallerimize, anılarımıza ne kadar iyi bakıyoruz?

Ay’a Düşemeyen Hayaller

Bazen hayallerimizi unutup onların varlığını fark edemiyor olabiliriz. Hatta öyle ki hayallerimizin Ay’a düşemeyecek kadar dahi farkında olamayabiliriz. Yahut biri bize hayalimizi sorduğunda far görmüş tavşan gibi öylece kalabiliriz o an. Ama bizim hayallerimizin ete kemiğe bürünmeye, gerçekleşmeye hakları yok mu sizce? Bunun için çabalamaya değmez mi?

Hayal Bekçisi Çırağı Aranıyor!

Kitabımızda başlarda Behçet’in pek de çırak arama gibi bir durumu yoktu aslında. Ya da acaba içinde böyle bir niyeti vardı da bize mi belli etmedi? Bilmiyorum, ama başta karakterimizin yerine geçecek küçük dostuyla karşılaşması kendisine de sürpriz oldu. Gelin görün ki Behçet bu küçük arkadaşını çok sevdi ve ona anıları nasıl toplayacağını, sınıflayacağını gösterdi. Hatta bir gün... Neyse neyse, bu kısmı siz kitabı okuyunca görün en iyisi.

Peki Bu Kitap Neden Okunmalı?

Bu kitap, bizlere büyüme hastalığına yakalanıp da çocukluk denen şeyin ne kadar güzel bir şey olduğunu unutmamamız gerektiğini, aslında çocuk olmanın ne kadar kıymetli bir şey olduğunu anlatıyor.

Kitaptaki çizimler gerçekten hayal dünyasında gerçekleşen bir okumayla buluştururken, puff diye beliriveren ufak sürprizlerle de bizi akıp giden bir öyküye davet ediyor. İçerisindeki minik komiklerle de güldürmeyi başarıyor. Son olarak kitabı okuduktan sonra içimize şöyle bir tohum atıyor Behçet:

Kaybolan hayallerin yasını tutmamak adına bence bir an önce harekete geçmeli, aynı kitabı okurken hissettiğimiz o ufak hareketliliği biz de hayatımıza geçirmeliyiz. Hayaller beklemez. Umut o hayalleri uçuracak pelerin, sen ise sonu gelmez bir hayal bekçisisin sevgili okur. 

Şunu unutma: Hayallerinden asla ama asla vazgeçmemelisin.