KÜÇÜREK ÖYKÜ KÖŞESİ
- Yazar
- 15 Haz 2024
- 4 dakikada okunur
Bu köşe, Andre Henri Dargellas’ın tablosuna yazılan küçürek öykülerden oluşur.

DÜNYAYI YERİNDEN OYNATAN ÇOCUK
Yazar: Merve Kalyoncu
Editör: Ceren Yurt
Oliver, dün koşarak sınıfa geldi. Sanki sevinçten havalara uçacak gibiydi. Bay Alfred’den izni koparmış. Nasıl oldu da Bay Alfred buna izin verdi? Yarın dünyayı yerinden oynatacakmış. Akşam erkenden uyudum. Hatta okula gitmek için hiç bu kadar istekli olmamıştım. İlk dersin teneffüsünde kürenin üstüne atladığı gibi dünyayı yerinden oynatmaya başladı Oliver, hem de öyle böyle değil! Kuzeye, güneye, doğuya, batıya doğru gidip geliyordu. Ben de hayranlıkla onu izliyordum. Dünyayı yerinden oynatmak bu kadar kolay mıydı? Ben de acaba onun gibi dünyayı yerinden oynatabilir miydim?
TABLOLARDA ÇOCUKLAR
Yazar: Gamze Güneş
Editör: Ali Kılıç
Tablodaki öğretmenin aklından sizce neler geçiyor? Bu resim, eğlenceli çocuk tasvirleriyle tanınan, Fransız sanatçı Andre Henri Dargelas’a ait. Hepimizin resimdeki sahne gibi keyifle andığı çocukluk anıları vardır elbette. Eser sahibi, bu durumu ustalıkla yansıtmış ve resme bakanları da olaya dâhil edecek bir kalitede fırçasını oynatmıştır.
Bu tarz resimler bize gösteriyor ki dünyanın neresinde ya da hangi zamanda olursanız olun çocukluk asla değişmiyor. Bu durum eseri daha çok ilgi çekici hale getiriyor. Çünkü eserin yapıldığı dönem de Fransa’da toplumsal olarak birçok yenilik göze çarpmaktadır. Eser sahibinin ülkesindeki yenilikler yerine hayatın içinden, herkesin ortak geçmişi olan çocukluktan esinlenerek bir çalışma ortaya koyduğunu görüyoruz.
Kim bilir belki de sanatçı, gelişen, değişen toplum içinde yaşadığı karmaşaya bir tepki olarak böyle bir eser çıkarmış olabilir. Bu tarz kıymetli eserlerde her bir nesneye farklı yorumlar getirmek mümkün. Mesela dünya modeli üzerinde sallanan çocuk için, gelişen teknoloji ile birlikte dünya üzerinde yeni keşifler yapacak hatta tüm dünyayı yerinden sallayacak bir neslin geliyor olduğunu yorumlayabiliriz.
Resimde zaten adını eser de gördüğümüz dünya modelinden almış. Eserin adı “Dünya Turu”. Bu resimde, dağınık ve karmakarışık bir coğrafya sınıfında, dünyayı adeta bir salıncak gibi kullanan çocukların eşliğinde, aslında yedi farklı karakterde dünyaya şahit olduğumuzu söyleyebiliriz.
Dünyanın üzerine binmiş macera ruhlu çocuk ilk bakışta göze çarpıyor zaten. Hemen yanında dünyanın sallanması için ipi çeken ama sallanmak için pek cesareti olmayan çocuğu da fark etmişsinizdir. Resme biraz daha dikkatli bakarsak sıraya dirseğini yaslayarak düşünen, hayalperest çocuğu fark edebilirisiniz. Eser sahibi, güzel bir kompozisyonla doğal bir ortam içerisine koymuş olsa da çocuklarının her birinin kendi hikâyelerinin kahramanı olduğunu görebilirsiniz.
Metin boyunca hep çocuklardan bahsettik. Şimdi sıra sizde. Bir dakikalığına kapıdan giren öğretmen olduğunuzu hayal edin. Kapıdan giren öğretmenin şaşkın bakışlarından alacağınız ilhamla ve sınıfta yaptığınız yaramazlıkları da aklınızdan geçirerek biraz hayal kurmanızı istiyorum. Siz bu sınıfa giren öğretmen olsaydınız, ne yapardınız?
DÜNYA
Yazar: Deniz Öztürk
Editör: Seçil Deniz
“Çocukların elinde maskara oldum! Önceden böyle miydim? Beni ellerine aldıklarında hayran hayran çevirir, ülke bulmaca oynarlardı,” dedi. O sırada tepesindeki çocuk hızla sallanıyor, midesinin bulanmasana sebep oluyordu. Düşündü, düşündü, düşündü. “Zalimlerin hepsini kusarsam eski itibarımı kazanırım belki,” dedi.
DÜNYA TURU
Yazar: Ertuğrul Karaca
Editör: Gülşah Sarı
Sınıftaki gürültüyü duyup burnundan soluyarak kapıya gelen okul müdürü, sınıfın açık kapısından şaşkınlıkla içeriye baktı. Öğretmen masada oturuyor ve çocuklara sorular soruyordu.
─ Çocuklar o kürenin üzerinde ne yapıyorsunuz?
─ Dünya turu yapıyoruz öğretmenim.
─ Peki, o zaman hadi bakalım sizi Mısır’a gönderiyorum. Orada neler var?
─ Aaa piramitler var, harika görünüyorlar bakın bakın şu anda Nil Nehri'nin üzerinden geçiyoruz, timsahları görüyor musunuz?!
─ Timsahlar sizi ısırmadan hemen kaçın oradan çocuklar. Durun şimdi de sizi Antarktika’ya gönderiyorum.
─ Ayy, öğretmenim burası çok soğuk. Buzun üzerinde heykel gibi duran İmparator penguenler var. Kış uykusundan henüz uyanmış bir kutup ayısı avlanmak için denize gidiyor. Bu kıyafetlerle burada durursak donacağız.
─ Peki, söyleyin bakalım, şimdi nereye gitmek istersiniz?
─ Akdeniz'de sıcak bir ülkeye. Haritadaki resmi, bir çizmeyi andırıyor. Orada çok fazla tarihi eser var. Âdeta zaman durmuş gibi!
─ Bilemedim çocuklar, orası hangi ülke ki?
─ İtalya öğretmenim İtalya!
İçindeki öfke bu manzara karşısında bir serçenin kanatları kadar hafifledi, uçup gitti. Koridora doğru dönerek odasına yöneldi, giderken kendi kendine mırıldanıyordu. “Vay be, ne öğretmen ama! Sınıfın duvarlarını ortadan kaldırmış.”
DÜNYALAR KADAR
Yazar: Gülşah Sarı
Editör: Seçil Deniz
Mavi gömleğimi çekiştirerek yerimde oturuyordum. Gözlerim sık sık sınıfın köşesindeki büyük dünya küresine kayıyordu. Küre, tıpkı masallardaki gibi parlak görünüyordu. Bir gün sınıf öğretmenimiz sınıftan çıktığında cesaretimi toplayıp arkadaşlarıma fısıldadım.
“Heey! Biliyor musunuz? Bu dünya küresi aslında sihirli.”
Arkadaşlarım inanmadı. Kendimden emin şekilde ayağa kalktım. Küreye doğru ilerleyip elimi uzattığımda birdenbire ayaklarım yerden kesildi. Kendimi kürenin tepesinde buldum. Arkadaşlarım şaşkınlıkla izliyordu. Küreyle birlikte tavanın ipine bağlı olduğu yerde sallanıyorduk.
“Bakınnnn!” diye bağırdım. “Şimdi Afrika'nın üzerinde uçuyorum. Aslanlar ve filleri görüyorum.” Küre biraz daha döndü. Bu kez “Şimdi de Hindistan'dayım, kaplanlar ve renkli pazarlar var, ahaha!” dedim. Hepsi maceraya katılmak istediler. Sınıfın en cesur çocuklarından Can, ipi çekerek beni indirdi ve kendisi küreye tırmandı. Küre -yine- parlamaya başladı. “Ben şimdi Çin'deyim, ejderha danslarını izliyorum,” diye başladı anlatmaya. Diğer çocuklar sırasıyla küreye dokunarak dünyayı gezmeye başladı. Küre onları farklı kıtalara, büyülü ormanlara ve fantastik şehirlere götürdü. Hepsi bu büyülü yolculuklarda birbirinden farklı maceralar yaşadı.
Tam o sırada, öğretmenimiz sınıfa geri döndü ve hepimizin heyecanla küreye sarıldığını gördü. “A aaa, ne yapıyorsunuz bakalım?” diye sordu. Âdeta küçük bir sınıf, büyük bir dünyanın kapısıydı. Hep bir ağızdan anlatmaya başladık. Öğretmenimiz gülümsedi ve ekledi. “Belki de dünya, sadece hayal edenler için gerçekten büyülüdür.”