DÜNYAYI OKUYAN MİNİK GÖZLER
- Ceren Çukadar
- 18 Şub
- 2 dakikada okunur
YAZAR: CEREN ÇUKADAR
EDİTÖR: YAĞMUR KARACAN
Bebeklerin gözlerini dünyaya ilk açtıkları andan itibaren ne kadar iyi birer okuyucu olduklarını hiç düşündünüz mü? Hayat yolculukları henüz başlamadan minicik bedenleri büyük bir keşif arzusuyla doludur. Her göz kırpışlarında ve her minik el hareketlerinde aslında çevrelerindeki dünyayı anlamlandırmaya çalışırlar. Bebekler, tüm öğrenme güçleriyle dünyaya gelirler. Gözleriyle, kulaklarıyla hatta dokunarak her şeyi keşfetmeye başlarlar. Onlar için dünya, büyük bir hikâye kitabı gibidir ve sayfaları çevirip her bir detayı dikkatle okurlar. İşte bu nedenle 0-3 yaş döneminde çocuklarımıza kitap okumak, sadece eğlenceli bir aktivite değil, onların hayatını şekillendiren önemli bir yolculuktur.
Bir bebeğin kitapla tanıştığı ilk anı hayal edin. O minik eller ve merak dolu gözler bir sayfayı çevirirken aslında büyük bir yolculuğa çıkar. Hem ilgi çekici hem de bir o kadar sade olan “boardbooklar”, tam da burada devreye girer. Bebekler için bir kitap, yalnızca kelimelerden ibaret değildir. Sayfaları çevirirken hissettikleri dokular, renklerin canlılığı ve çizimlerin sadeliği, onlara ilk öğrenme deneyimini sunar. Parlak bir Güneş, kocaman bir Ay ya da bir hayvan figürü... Her bir detay, onların dünyaya bakışını farklılaştırır. Elbette “boardbooklar” sadece bebeklere hitap etmez. Bu kitaplar aynı zamanda ailelerin çocuklarıyla kurduğu o özel bağı güçlendirir. Birlikte kitap okuma anları, bebeklerin anne babalarının sıcacık ses tonuyla sakinleştiği, güvende hissettiği o eşsiz dakikalar… Çoğu zaman fark etmesek de bu anlar, çocuklarımızın duygusal dünyasını inşa eder.
“Boardbooklar” yalnızca eğlenceli değil, aynı zamanda anlamlı da olmalıdır. İlk kelimeler, ilk kavramlar… Bebeklerin hayata dair ilk izlenimlerini edindikleri bu kitaplar, onların dünyasını zenginleştirirken gelecekteki okuma alışkanlıklarının da temelini atar. Minicik bir dokunuş, okuma sevgisinin başlangıcıdır. Benim bu alandaki yolculuğum, bebeklere dokunabilmekle başladı. “Onlar için ne yapabilirim? Hangi kelime, hangi görsel onların kalbine en güzel şekilde ulaşır?” soruları hep zihnimdeydi. Çünkü bebeklere bir şey sunmak, sadece bir kitap yapmakla sınırlı değildi. Bu bir bakıma, o minik kalplere sevgi, merak ve öğrenme tohumları ekmek gibiydi.
Unutmadan, bebeklerin kitapları okuma şekli biraz farklıdır. Kitabı çiğnerler, sayfaları buruştururlar, bazen fırlatırlar. Ama her bir hareket, onların kitaplarla kuracağı bağın temelidir. İşte bu yüzden, “boardbooklar” dayanıklıdır. Onlar bebekler kadar özgürdür, sınırsızdır. Anlayacağınız bir kitap, hiçbir zaman sadece bir kitap değildir. Bir arayış, bir keşif, bazen de sımsıcak bir kucaklaşmadır. Minik ellerin dokunduğu her sayfa, büyük bir hikâyenin ilk adımıdır.