top of page

CANAVARLAR VE ÇOCUKLAR ARASINDA PROTOKOL

  • Eslem Köseoğlu
  • 18 Ağu 2024
  • 2 dakikada okunur

Yazar: Eslem Köseoğlu

Editör: Fatma Tülin

ree

Hiç canavar tanıdığınız oldu mu? Doğrusu, böyle sorunca insanlar bana anlamsız gözlerle bakıyorlar. Ve anlamsız gülüşlerle. Bir tek Peri, bana gülmüyor. Hatta sorumu henüz yanıtlamasa da, ben onun da bir canavar tanıdığı olduğunu biliyorum.

Tanıdığım ilk canavar alt katımda kalıyordu. Ah hayır, alt kattaki Nebahat teyzeden bahsetmiyorum. Yatağımın hemen altında kalan, büyük ağızlı, tren raylarını kıvırıp kendisine kirpik yapacak kadar maharetli, keskin gözlü ve istediğinde -tren rayı kirpiklerine rağmen-  görünmez olabilen yeşil canavardan bahsediyorum. İri gözleri ve ağzına tezat, küçücük boyu var. Babaannemin gözleri onu görebilecek kadar iyi olsaydı, kesinkes sıskalığına laf ederdi.

Mor canavarla ilk tanıştığımda, aslında onu alt katımdaki yeşil canavar sanmıştım. Herkes uyurken tuvalete gitmek istediğim sırada, karanlıkta beni takip eden yeşil canavarımı oyuna getirmek için önce mutfağa doğru bir hamle yapmış, sonra banyoya yönelmiştim. Hedef şaşırttığımı sanıyordum ki… Klozetin içinden bana doğru uzanmış eli fark ettim! Sifon sesi neden gürültülüdür sanıyordunuz ki?

Yeşil canavarım gece boyu yatağımın altında yattığına ve kalkar kalmaz beni tüylü ayaklarıyla takip ettiğine göre, klozetin içindeki mor kol tabii ki bir başkasına ait olmalıydı. Acaba yeşil canavarım, “uzun kollu mor”a, odamın -bir klozetin içiyle kıyaslandığında- ne kadar rahat olduğundan bahsediyor mudur? Elbette canavarlar uyurken, gündüzleri.

Şimdi bu kadar rahat anlattığıma bakmayın, elektrik düğmesine yetişecek kadar büyüdüğümden, canavarlar bana eskisi kadar rağbet etmiyor. Küçük çocukları tercih ediyor olmalılar. Zaten kim, sabahtan akşama kadar bilgisayar başında tık tık tık tıkırdayan, mutfakta -hep aynı beyaz karışımları yapmak gibi- sıkıcı işlerle uğraşan birinin hayatını adım adım izlesin ki.

Yine de, birkaç canavar tanıdığın yararı olabiliyor. Mesela, Peri benim ilk arkadaşlarımdan. Derste sağa sola sallanmalarıyla tanınır. Tuvaleti gelir, karın ağrısıyla kıvranır, ama asla son raddeye gelmeden tuvalete giremez. İşte ben, canavar arkadaşlarım sayesinde, onun neden böyle yaptığını anlıyorum. Peri, mor kollu canavarla tanışmamış ama, “Tuvaletimi yaparken sanki biri beni içeri çekiyor!” diyor. Korkunç!

Oturdum, Peri’nin bu sıkıntısını düşündüm. Canavarlarla insanlar arasında neden bir protokol olmasındı ki?! Bu yüzden, canavarların uyanmasına ve biz uyumasına yakın bir saatte, üçümüz bir araya gelip, şu kararları aldık:

1)     Çocuklar en geç saat 22.00’da uyumuş olacak. Canavarlar ise bu saatten önce uyanmayacak.

2)     Hiçbir çocuk, yemek yeme, tuvalete gitme gibi insanî hallerde rahatsız edilmeyecek.

3)     Canavarlar, sadece çocuklar isterse onlarla arkadaşlık kurabilecek.

4)     Herkes birbirinin bayram, şenlik gibi özel günlerine saygı duyacak, bu günlerde karşı tarafı rahatsız etmeyecek.

Çocukları temsilen “ben” ve canavarları temsilen “yeşil yatak altı canavarı”, bu 4 maddelik protokolü imzaladık. Canavarların senede 2 kez kutladığı “Yepyeni Arkadaşlar Edinme Günü” ve “Korkunç Şeyler Bayramı” dışında hiç gürültü patırtı duymayacağız. Eh, Peri de zaten tuvalette rahatsız edilmeyecek. Artık kıvrım kıvrım kıvranmadığı için çok mutlu.

Yaşasın tuvalette korkutmayan canavarlar ve iyi çocukların dostluğu!


 
 

©2023, Recep Bilal Aksu tarafından kurulmuştur.

  • Instagram
bottom of page