Büyük Buhranın Arasında Parlayan Yıldız: C. Cretors ve Patlamış Mısır İmparatorluğu
- Ertuğrul Karaca
- 16 Kas 2023
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 4 Ara 2023
Yazar: Ertuğrul Karaca
Editör: Rukiye Gazi Koçak
Şef Editör: Behice Kavak

Ekonomik kriz bütün Amerika’yı bir uçtan bir uca etkiledi. Chicago’daki The Broad Ax gazetesi de bundan nasibini aldı. Ne yazık ki ben de bu gazetede çalışan bir muhabirim. Böylesine büyük bir şehirde günlük tirajımız on beş binlerden birkaç bine düştü. Bu gidişle gazete muhtemelen kapanacak gibi görünüyor. Benim de bu aralar dikkatimi çeken bir şey var. Çoğu şirket ya hızla batıyor ya da küçülüyor fakat patlamış mısır makinesi icat edip C Creators &Company şirketini kuran Charles Creators’un işleri gayet iyi gidiyor. İşin iç yüzünü öğrenmek için onunla röportaj yapmaya karar verdim. Teklifi kendisine götürdüğümde zaten emekliye ayrıldığını ve işleri oğluna devrettiğini bu yüzden bol bol vaktinin olduğunu söyleyerek benimle görüşmeyi kabul etti. Ertesi gün Chicago’da açtığı ve hâlâ hizmet veren küçük dükkânında buluştuk.
— Vay be! Hoş geldin. Son günlerde hava fırın gibi sıcak, sana bir soda ikram edeyim.
— Teşekkürler Bay Creators. Dükkânınız gerçekten de sevimli görünüyor. Sanırım tüm serüven burada başladı, öyle mi?
— Aslında pek sayılmaz. İlk dükkânım, Decatur şehrinde minik bir şekerleme dükkânıydı. Ama ben sadece şekerleme satmakla sınırlı kalmak istemiyordum. Bu yüzden bir fıstık kavurma makinesi satın aldım. Sen belki o zaman dünyada yoktun. O makinenin kocaman buharlı motoru vardı. Buharın basıncını çok fazla arttırırsan makine dükkânla beraber havaya uçabiliyordu. Tabii böyle bir şey başıma gelmedi ama risk almaktan da hiç hoşlanmıyordum.
— Peki buna bir çare düşünmediniz mi?
— Düşünmez olur muyum, elbette gece gündüz düşündüm. Sonra elimdeki makineyi satıp kendi makinemi yapmaya karar verdim. Yaptım da. Benim yaptığım alet hem fıstık kavurup hem de mısır patlatabiliyordu, bu sayede satışlarımız oldukça arttı ama ben Decatur gibi küçük bir kasabayla sınırlı kalmasını istemiyordum. O zamanlar Chicago hızla yükseliyordu ve ben de oraya gitmeye karar verdim. Boşuna “Fırsatlar Ülkesi” dememişler. Ben de fırsatları kaçırmadan Chicago’ya geçtim.
— Chicago’ya taşındığınız dönemde teknoloji iyiden iyiye gelişiyordu herhâlde. Elektriğin o zamanlarda kullanılmaya başlandığını duymuştum. Siz bu teknolojiden yararlandınız mı?
— Elbette. O dönem teknolojide büyük ilerlemeler yaşandı. Her şey elektrikle çalışmaya başlamıştı. Süpürgeler, ütüler, bulaşık makineleri, çamaşır makineleri… Benim de bu teknolojik gelişmelere ayak uydurmam gerektiğini düşündüm. Hemen yeni bir patlamış mısır makinesi tasarlamaya karar verdim. Bu yeni makinede artık buhar motoru yerine elektrik motoru kullanılıyordu. Bu sayede dev buhar kazanının havaya uçma riski ortadan kalkmıştı üstelik makine de daha şık görünüyordu.
— Yeni patlamış mısır makinenizi icat ettiğinizde Chicago’da ikinci bir dükkân açmayı düşünmediniz mi?
— Zaten asıl olay da burada başlıyor dostum. Bu yeni makineyle yaptığım patlamış mısırın tadı başka türlü bir şeydi. Elektrik motoru sayesinde her şey daha düzgün çalışıyordu. Mısırın içine koyduğum tereyağı ve soslar tam kıvamında karışarak enfes bir tat elde etmemizi sağlıyordu. İsteseydim o dönemde ikinci bir dükkânı rahatlıkla açabilirdim ama bunu yapmadım. Belediyeye giderek seyyar satıcılık belgesi aldım ve patlamış mısır arabasıyla sokak sokak gezerek mısır satmaya başladım.
— Neden?
— Çünkü ben patlamış mısır değil patlamış mısır makinesi satmak istiyordum.
— Bay Cretors, gerçekten inanılmaz bir düşünce. Peki bu cesareti nerede buldunuz? Sonuçta ormanı görmek için ağaçları kaybetme ihtimaliniz de vardı.
— Sen herhalde benim civcivlerimi yumurtadan çıkmadan önce saydığımı falan düşündün. Hayır, bu kesinlikle doğru değil. Ben hep gerçekçi bir girişimciydim. O zamanlar sinema ve tiyatro salonları sayısı hızla yükseliyordu. Ben bunu gördüm ve buralarda neden patlamış mısır satılmasın diye kendi kendime sordum. Sırayla sinema salonları ile görüşmeler gerçekleştiriyordum. O dönemi hatırlıyorum da sadece üç saat uyuduğum günler oluyordu.
— Efendim peki sinema salonlarıyla yaptığınız görüşmeler olumlu sonuç verdi mi?
— Büyük oranda verdi. Tabii benim fikirlerime inanmayanlar da oldu. Neymiş insanlar film seyrederken mısır mı yermiş, yok milletin dikkati dağılırmış falan filan. Bir sürü laf! Atladıkları bir konu vardı, sinema salonunun girişine koyduğumuz mısır makinesinden çıkan taze tereyağı ve özel baharatlarla harmanlanmış mis gibi kokan patlamış mısır kokusu. Bu kokuya kimse dayanamazdı ve dayanamadı da. Bu anlaşmalar sayesinde işimiz hızla büyüdü ve bu günlere geldik. Artık sınırların ötesine bile patlamış mısır makinesi satıyoruz.
— Sayın Creators son olarak şunu sormak isterim. Ülkemiz “Büyük Buhran” olarak adlandırılan bir ekonomik kriz içindeyken ve çoğu şirket iflas ederken siz nasıl büyümeyi başarıyorsunuz?
— İnsanlar mutlu olmak ister dostum, doğası gereği bu böyledir. Hayatından mutluluğu çıkardığımız zaman geriye kalan şeyler onun için bir anlam ifade etmez artık. Bu ekonomik krizde de insanlar mutlu olmak için ucuz bir kaçış yolu aradılar ve onu da sinemada buldular. Yanında da sadece on sent vererek alıp yedikleri enfes mısırlar da cabası.
Efendim değerli vaktinizi bana ayırdığınız için teşekkür ederim. Gazetemizin zor zamanlardan geçtiği şu günlerde bizlere katkı sağladınız, size saygılarımı sunuyorum.