top of page

BİR İSTANBUL KAFA KARIŞIKLIĞI

  • Sümeyye Zehra Kara
  • 18 Kas 2023
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 4 Ara 2023

Yazar: Sümeyye Zehra Kara

Editör: Emel Balı

Şef Editör: Behice Kavak

ree

Teyzemin beni bırakıp bırakıp gittiği İstanbul'u sonunda görebileceğim. Çok heyecanlıyım. İstanbul’a annem ve anneannemle gidiyoruz. Babamda olsaydı daha iyi olurdu ama neyse. Zaten çok durmayacakmışız, teyzemi alıp hemen döneceğiz. Mezuniyet denilen bir şey varmış, anlamadım ne olduğunu. Dört yaşındayım diye her şeyi biliyormuşum gibi davranıyorlar. Ben de çaktırmıyorum, gidince görürüm nasılsa.

Yola çıkınca hemen uyumuşum. Uyandığımda yaklaştığımızı söylediler. Pencereden dışarıyı seyrettim. Biraz sonra da indik otobüsten, başka bir arabaya daha bindik; demek ki daha İstanbul'a gelmemiştik. En son bindiğimiz arabadan da inince teyzem bizi karşıladı. Onu görünce koşarak yanında gittim, sımsıkı sarıldım. Özlemişim keratayı!

Biraz yürüdükten sonra nihayet İstanbul'a ulaştık. Teyzem İstanbul’da yaşlı bir nine ile birlikte yaşıyormuş. Bundan daha önce bahsetmemişti. Meğer yurttan çıkmış. Oysaki merdivenli yatağında oynamanın hayaliyle gelmiştim. Gözümde çok büyütmüşüm İstanbul'u. Teyzemin okulu bile İstanbul'dan daha büyük.

Mezuniyet dedikleri şey de konfeti denilen pırıl pırıl parlayan kağıtların uçuşmasını seyretmekmiş. Neyse ki eğlenceliydi. Bir sürü fotoğraf çekindiler. Tabii ki ben poz vermedim. Çünkü doğum günüm değildi.

Konfetilerle oynadıktan sonra İstanbul'a geri döndük. İstanbul'da tek başına yaşayan ninenin yanına hiç yaklaşmadım. Çünkü ağzında canavar dişleri vardı. Dişlerini takarken gördüm, onları kesin beni yemek için kullanacaktı. Onunla yalnız kalmamaya dikkat ettim. Canavar, dişlerini yatarken banyodaki kavanoza koyuyordu da rahat bir uyku çekiyordum. Yine de annemlerin yanından bir an bile ayrılmadım.

Sabah kahvaltıdan sonra dışarı çıktık. Denize gidip gemiye bindik. Sonra bir masanın etrafında, sayamadığım kadar çok kahverengi kurt gördüm. Üstelik bu masada insanlar da oturuyordu. Masaların olduğu yer büyük bir meydandı. Buraya “Kurtlar Sofrası” deniyormuş. Orayı da iyice gezdik. Aslında buradan biraz ürkmüştüm. Ama İstanbul'dan ve canavar dişli nineden uzaklaşmak iyi geldi. İstanbul'da yaşadığı için teyzeme çok üzüldüm. Sabah ninenin kulağında canavarlara özel yapılmış bir alet gördüm. Galiba o aletle, ona beni ne zaman yiyeceğini söylüyorlar. Fakat daha fırsat bulamadığını düşünüyorum.

Hiç sevmedim İstanbul'u. Korkunç bir yer! Altında oyuncakçı olması bile orayı sevimli yapmıyor. Ama yine dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz. Canavar Dişli Nine’nin yanına… Nine beni sevdiğini söylüyor ama inanmıyorum tabii ki. Bu evin her yeri sihirli gibi sanki. Mesela buzdolabı kendi kendine dolma üretiyor. Çünkü kaldığımız dört günde sürekli yenmesine rağmen dolmalar hiç bitmedi. Canavar dişli ninenin özel güçleri var anlaşılan. Gece odasına giderken canavar dişlerini ve kulağındaki diğer canavarları dinlediği aletini çıkarıyor. Ama sabah hepsini tekrar takıyor.

Penceredeki kuşlar da bizi gözetliyor. Yalnız kaldığımı görürlerse nineye haber verecekler kesin. Bunlar da kuş kılığına girmiş canavarlar olmalı. Çok uyanık olmalıyım. Ayrıca canavar dişli nineyle ilgili size bir sır vereyim mi? Canavar dişli nine, ne istese ayağına geliyormuş. Susadığında ayağının yanında su bidonu bulurmuş. Canı mantı isterse ayağı bir poşet mantıya çarparmış. Hayır yapmak istediğinde de misafirler ayağına gelirmiş. Ayağı çok uğurluymuş, öyle söylediler.

Laf arasında anneannem canavar dişli ninenin evinin çok güzel olduğunu söyledi. “Bize evini açtın. Allah razı olsun” dedi. Hemen söze atıldım tabii. “Burası İstanbul, niye ev diyorsunuz! İstanbul'a ev denilir mi hiç?” Bu sözüme hepsi birden güldüler. Bir şey söylediğimde komikmiş gibi gülmelerinden nefret ediyorum. Gayet ciddi konuşuyorum oysaki. Sonra annem buranın İstanbul ili içerisinde bir ev olduğunu söyledi. Neyse, şu an buna kafa yoramam. Son gecemi sağ salim atlatmanın derdindeyim ben. Yarın gidiyormuşuz. Banyoya gidip canavar dişler kavanozdaki suyun içinde mi diye kontrol etmem gerek. Bunu gözümle gördükten sonra rahat bir nefes alıp uykuya geçebilirim.

Umarım ninenin canı beni çekmez! Yoksa kendimi ayaklarının dibinde buluveririm maazallah! Neyse babamı özledim bahanesiyle biraz ağlayayım bari, çok sıktım kendimi burada.

 
 

©2023, Recep Bilal Aksu tarafından kurulmuştur.

  • Instagram
bottom of page