Ben Bir Cadıyım
- Selda Meydan

- 4 Ara 2024
- 2 dakikada okunur
Yazar: Selda Meydan
Editör: Gülşah Sarı
Çizer: Züleyha Erken

Madam Mary, her gün olduğu gibi o gün de erkenden kalktı, eşinin annesi Madam Bolier’in ve çocukların kahvaltısını hazırladı, mavi döpiyesini giyip üzerine de makarna örgülü şalını aldı. Saçlarını yaptıktan sonra şapkasını taktı ve okulun yolunu tuttu. Akşama kadar beş sınıfın Fransızca dersine girdi. Sürekli kendisine zorluk çıkaran arkasından “cadı” diye isim takan küçük afacanlarla mücadele etti.
Eve geldiğinde yorgunluktan tükenmişti. Herkes çoktan salonda birikmiş, onun yemek hazırlamasını bekliyordu. Hemen mutfağa koştu ve dün akşam yuvarladığı köfteleri kızarttı, salata yaptı. İçeriye seslenip yemeğin hazır olduğunu söyledi.
Madam Bolier, -her akşam yaptığı gibi- köfteyi ağzına alır almaz söylenmeye başladı “Cadı, ben yiyemeyeyim diye yine çok tuzlu yapmışsın köfteleri!” Mary bir şey söyleyecek oldu ama yutkundu, çünkü eşi kendisini bir göz işareti ile susturmuştu. Bütün gece gözüne uyku girmedi, saatlerce düşündü. Yarın hafta sonu tatiliydi ve her şeyi değiştirmeye karar vermişti Madam Mary. Mademki herkes onun bir cadı olduğunu düşünüyordu, öyleyse onları haklı çıkarmak lazımdı. Bunca zaman bir melek olmaya çalışmıştı da ne olmuştu sanki? Kimseye yaranamamıştı.
Ertesi sabah uyandığında “Sen bir cadısın, göster artık cadılığını!” dedi aynadaki hâline.
İlk olarak işe, kendisine bu sıfatı en çok yakıştıran kayınvalidesinden başladı. Her sabah saat sekizde kahvaltısını önünde isterdi. Madam, az haşlanmış kayısı kıvamında yumurta, yedi zeytin, uzun kesilmiş salatalık, yarım domates, üç dilim peynir ve açık çay, yanında da bir tane çikolatalı kruvasan yerdi. Bunları aklından geçirirken gülümseyerek boylu boyunca uzandı yatağına. Bugün kahvaltısını kendisi hazırlasındı. Eşinin seslenmelerine aldırmadı, uyumaya devam etti.
Uyandığında odadan çıkıp çocuklarının şaşkın bakışları arasında kabarttığı saçlarının üstüne eşinin fötr şapkasını taktı. Koşarak bahçe kapısının önündeki uzun süpürgeyi eline aldı ve evin içinde sağa sola koşturmaya başladı. Süpürgenin üstünde uçuyormuş gibi kayınvalidesinin odasına süzüldü ve elindeki çırpma telini ona doğru uzatarak, “Seni fareye dönüştürüyorum,” dedi ve kulakları çınlatan bir kahkaha patlattı. Yaşlı kadın yataktan korkuyla fırladı, Allah’tan takma dişlerini geceden komodinin üzerine bırakmıştı.
Mary’yi daha önce hiç böyle görmemişti. “Ne oluyor?” demeye kalmadan bu kez de çocuklara dönen Mary, “Siz benim askerlerimsiniz. Sen, kız çocuğu! Doğanın ruhuna hediye edeceğimiz bir şeyler hazırla da yiyelim. Sonra da etrafın tozunu al. Sen, sümüklü oğlan! Git ve bahçedeki ağaçlardan dökülen tüm yaprakları topla. Bir iksir kaynatmam lazım. Sonra da ortadaki taşlık alanı süpür. Hadi bakalım, marş marş! Herkes işinin başına!” diye âdeta kükredi.
Çocuklar birbirlerine sokulmuş, annelerinin şaka yapıp yapmadığını anlamaya çalışıyorlardı. Daha önce bütün bu işlerin hepsini o yapardı. Niye şimdi onlardan istiyordu ki? O sırada içeri babaları girdi. “Mary, iyi misin, ne oldu sana böyle?” demeye kalmadan kafasına merdaneyi yedi. Bir yandan kafasını tutarken bir yandan karısını zapt etmeye çalışıyordu. Mary ise onun elinden kurtulma çabası içinde, “Bırak beni, senin içine şeytan kaçmış, onları hemen çıkarmamız lazım,” diyerek elindeki merdaneyi rastgele sağa sola savuruyordu.
Çocuklardan komşuya haber vermelerini isteyen babaları eşini zorla kanepeye oturtup sakinleşmesini sağladı ancak her an etrafa saldırabileceğinden korkuyordu. Aceleyle doktor arkadaşını aradı. Yapılan tetkikler sonucunda doktor, Madam Mary’nin çok yorgun olduğunu, sadece biraz dinlenmeye ve sevgiye ihtiyacı olduğunu söyledi.
Madam Mary’nin ailesi, çok yüklendiklerinin farkına vardılar ve ilk olarak evde iş bölümüne gittiler. Hatta Madam Bolier bile her sabah kahvaltı hazırlama görevini üzerine aldı.
Madam Mary, o günden sonra taşıyabileceği kadar sorumluluğu olan mutlu bir kadına dönüştü ve okulda öğrencileriyle de daha iyi anlaşmaya başladı. Bir daha böyle bir tatsızlık yaşamadan sevgiyle yaşantılarına devam ettiler.