top of page

BAYRAMIN SICAKLIĞI

  • Seher Bozkurt
  • 15 Haz 2024
  • 2 dakikada okunur

Yazar: Seher Bozkurt

Editör: Azize Sultan Kömürcü

ree

Benim şanım dilden dile dolaşıyor. Her Ramazan bayramında, adımı çok seven sevmeyi bırak âşık olan bir Ramazan'ım. Adımdan kaçış yok!

Benim duyduğumu siz de duydunuz mu? Bakın bakın mahalleden arkadaşlar çağırıyor. Ramazan, Ramazan haydi camiye… Ramazan, Ramazan haydi bayramlaşmaya…Bu sesleri duyan ben, hemen sokağa fırladım.

Yusuf o kadar yakışıklı olmuştu ki aynalar onu görse onunla fotoğraf çekip Instagram'a kesin yüklerdi. Yunus ise o kadar karizmatik olmuştu ki güvenlik kameraları onun geçtiği yolları kaydetmek için kurulurdu. Oda yetmiyormuş gibi tekrar tekrar izlemek için o anları kaydedilebilecek her teknolojik araçlara yedeklerdi.

Mahallemizin camisi tıklım tıklım dolup taşmıştı. Hatta caminin dışarısına hasırlar bile serilmişti. Dışarıdaki sırayı görünce içeri girip girmemekte kararsız kaldık ama olsun! Biz nede olsa  çocuğuz, (küçüğüz) az yer kaplarız. İçeride bize yer bulunmayacakta kime bulunacak, diyerek hemen içeriye daldık. Yerimizi bulmakla birlikte hemen namaza başlandı. İmam eşliğinde namaz kılmak, bir geminin kaptanının rotayı belirlemesi gibiydi. Bizleri manevi yolculuğa çıkararak huzura doğru yönlendirdi. Sanki bir bulutun üzerinden diğerine zıplıyor misali...

Namaz bittikten sonra herkes sıraya geçti. O sırada gözlerimiz babalarımızı aradı  ama nafile! Kalabalıkta hiç bulunacak gibi değildi. En iyisi bizde sıraya geçelim.  Büyükler ne yaparsa, bizde onu yaparız artık. Aaa, durun durun! Önce biz üçümüz bayramlaşalım sonra sıraya geçeriz. Bayramımız mübarek olsun.

Camideki bayramlaşma o kadar güzeldi ki tıpkı bir sinema filminin en duygusal sahnelerinden biri gibi hissettik. Herkesin yüzünde bir gülümseme, birbirine sarılan insanların arasında samimi bir atmosfer vardı. Caminin içi bayramınız mübarek olsun, kutlu olsun cümleleri ile dolup taştı.  İnsanların bu halini zaman makinesine kaydedip tartıştıklarında ya da küstüklerinde izletmek hiç de fena fikir olmazdı.

Camiden evlerimize doğru yol alırken her bir taşın üstünde bayramın heyecanıyla birlikte mutluluk çiçekleri açıyordu. Evlerin pencerelerinden yayılan sıcak ışıklar, sokakları yumuşacık bir örtü gibi sarmalarken, içimi bir sıcaklık kaplamıştı. Anneannelerin tatlı şakaları ve babaannelerin sevgi dolu bakışlarıyla dolup taşarken, sokaklar bir aile sofrasının samimiyetiyle doluydu. Her bir köşe başında, fırınların mis gibi çörek kokularıyla birleşen patates kızartması kokuları sokakları bir yemek festivali atmosferine bürümüş, bayramın mutluluğu herkesi sarmalamıştı. Sokaklar bir masalın içine sürüklenmiş gibiydi.

Evimize geldik, kahvaltı masası o kadar güzel hazırlanmıştı ki az kalsın bayramlaşmayı unutup kahvaltıya başlayacaktık. Taa ki annemin Ramazan, Ramazan diye seslenmesine kadar. Tabii ben o sıra da bir patates kızartması kaçırmadım değil! Babamın elini, sonra da annemin elini öptüm ve kahvaltıya geçtik. Etrafı topladık, tam oturacaktık ki misafirler gelmeye başladı. Babamın ailesinde en büyük kendisi olduğu için herkes bayramlaşmaya bize gelirdi. Sadece aileler mi? Komşular bile ilk günden bize gelirdi.

Misafirlerin gelişiyle birlikte, evimizde sıcak bir atmosfer oldu. Babamın ailesi ve komşularımızla bir araya gelip bayramlaşmak, paylaşmanın ve sevginin en güzel örneklerini yaşamak bizim için büyük bir mutluluk oldu. Herkesin neşeyle karşılandığı, bolca sohbet edildiği, güzel anılar biriktirilen bir bayram geçirdik.



 
 

©2023, Recep Bilal Aksu tarafından kurulmuştur.

  • Instagram
bottom of page