top of page

BATI KASABASI KORKULUKLARI

  • Merve Babacan Yılmaz
  • 16 Kas 2023
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 4 Ara 2023

Yazar: Merve Babacan Yılmaz

Editör: Eda N.Ş.

Şef Editör: Behice Kavak

ree

Soğuk bir kasım gecesiydi. Uzak ormandan duyulan uğultular fırtınanın sesine karışıyordu. Batı kasabasında üç yıl önce korkunç bir yangın çıkmıştı. Yangından geriye sadece on üç ev ayakta kalabilmişti. Kasabaya dair o kadar bilinmez hikâyeler duyulmuştu ki doğru yanlış her şey birbirine karışmıştı. O büyük yangın tıpkı evler gibi bütün anıları da yok etmişti. İnsanlar, geriye sadece kendileri kalmışçasına evlerine kapanmış, zamanla birbirlerini de unutmuşlardı. Dış dünyayla kasabanın arasına aşılmaz duvarlar örülmüş, kasaba âdeta lanetli bir yere dönüşmüştü.

Batı kasabasındaki on üç evin her biri bakımsızlıkta birbirleriyle yarış içindeydi. Kırık bahçe çitleri, örümcek ağlarıyla sarılı merdivenler, boyası dökülmüş duvarlar… Hiçbir evde yaşam belirtisi yoktu. Ay ışığının aydınlattığı gecelerde, pencerelerde kargaların konduğu korkulukların gölgesi gezinirdi.

Sekizinci evde yaşayan Clare, kasabanın tek çocuğu olabilirdi. Tabii başka evlerde kimlerin yaşadığı bilinseydi. Burada insanlar gündüzleri pek dışarı çıkmazlardı, geceleri dışarı çıktıkları da görülmüş şey değildi. Soğuk Batı kasabasının renksizliğinin aksine Clare; her gün rengârenk giyinir, sarı saçlarını iki yandan örer, uçlarına kırmızı kurdele bağlardı. Aynı canlılık anne babasında görülmezdi. Ailesi Clare ile mümkün olmadıkça konuşmaz, onun dışarıya çıkmasına da izin vermezdi. Çatı katındaki odasının büyük penceresinden izlediği kadar biliyordu dışarıyı. Kendinden başka yaşayan çocuk görmemişti hiç. Birkaç kere iki üç evin bahçesinde; dökülmüş yaprak tırmıklayan, uyuşuk komşular görmüştü. Kasabada kaç kişi yaşıyor, evler dolu mu boş mu hiçbir fikri yoktu.

Clare’nin geceden de kara bir kedisi vardı. Kedi, yangın gecesi kapılarına geldiğinde Clare sadece altı yaşındaydı. Her gece kedisi ile yatar, cama vuran gölgelerle konuşur, onlarla kendince oyun oynardı. Yine böyle bir gecede çok garip bir şey oldu. Cama vuran korkuluğun gölgesi el sallıyor, sanki onu bahçeye çağırıyordu. Gözlerine inanamadı, yatağından doğruldu. Tek arkadaşı olan kedisini de kucağına alıp cama yapıştı. Evlerin bahçelerindeki korkulukların her biri birbirleri ile uyum içinde dans ediyorlardı. Başta çok şaşırdı ama heyecanı onu dışarıya çıkmaya zorladı.

Merdivenlerden usulca indi. Dans eden korkulukların dikkatini dağıtmamak için bir süre çitlerin arkasından onları izledi. Hayran kalmıştı her birine. Dansın büyüsüne kapılmış, ayaklarına söz geçirememişti. Fark etmeden evlerin ortasındaki boş alana kadar gelmişti. Ay ışığında sarı saçları parıl parıl parlıyordu. Sanki bir sahnedeydi ve tüm ışıklar onun üzerindeydi. Birden bütün korkuluklar durdu. Hepsinin bakışları Clare’e çevrildi. Kimisinin gözünü kargalar oymuştu, kimisinin gözünde eski bir düğme düştü düşecek sallanıyordu.

Korktu, kedisini aradı gözleri. Uzak ormana doğru düşen gölgesini gördü. Oraya gitmek tehlikeli ve yasaktı. Çok geç olmadan onu almalıydı. Tek arkadaşını da kaybedemezdi. Bütün korkulukların başı, Clare’nin peşinden uzak ormana döndü.

Tüm korkularına rağmen uzak ormana girdi. Ay ışığı geceyi aydınlatıyordu. Ağaçlardaki hayvanlar onu izliyordu. Sanki peşinden birileri geliyordu. Orman o kadar sessizdi ki Clare’nin korkudan küt küt atan kalbini herkes duyuyordu.

Gece olmasına rağmen her yer çok canlıydı. Ağaçların yaprakları parlıyor, türlü hayvanlar etrafta geziniyordu. Nihayet kedisini ışıl ışıl bir nehrin yanında bulmuştu. Kedisi nehirdeki yansımasına bakakalmıştı. Clare de kendi yansımasını izlemek istedi. Usulca nehre yaklaştı. Suyun yüzeyi o kadar berraktı ki bir aynadan daha net gözüküyordu her şey. Kendini görmek ona cesaret vermişken suda hareket eden başka şeyler de vardı.

Nehir suyuna kendi yansımasıyla bir sürü korkuluğun yüzü de yansımıştı. İrkildi, geri çekildi. Etrafını bir sürü korkuluk çevreledi. Hepsi onu takip etmiş, onun peşinden ormana gelmişti. Daha önce hiç canlanan korkuluklar görmemişti. Tıpkı Clare gibi hepsi şaşkınlık içindeydi. Birbirlerinden korkarak saklanmaya çalıştılar. Sadece kedi ortalıkta dolandı. Korkulukları kokladı, kendini sevdirmeye çalıştı. Kedisinin bu davranışından cesaretle Clare de ortaya çıktı. Korkuluklara yaklaştığında ise her birinin ardında bir çocuk olduğunu gördü. Kendisi gibi minik, sevimli, ürkek pek çok çocuk vardı. Hepsi birbirinden öyle iyi saklanmıştı ki bunca zaman Clare gibi korkulukları canlı sanıyorlardı.

Çıkan yangına çocuklar sebep oldu demişti kötü kalpli yaşlı biri. O günden sonra bütün aileler çocuklarını saklamak zorunda kalmıştı. Çocuklarını öyle iyi saklamışlardı ki başka çocukların da olduğunu unutmuşlardı.

 
 

©2023, Recep Bilal Aksu tarafından kurulmuştur.

  • Instagram
bottom of page