BANDO TAKIMI HAZIR MI?
- Tuğba Mercan

- 8 Eki 2024
- 3 dakikada okunur
Yazar: Tuğba Mercan
Editör: Yağmur Karacan
Çizer: Sümeyye Kale

Merhaba, İyilik Köşesi’nin güzel dostu. Nasılsın bakalım? Beni soracak olursan, çiçekten çiçeğe uçuşan kelebekler kadar heyecanlıyım. Neden mi? Okullar açıldı ya, nasıl sevinmem? Hatırlıyorum da ben senin yaşlarındayken resmî bayramlarımız çok heyecanlı olurdu. Çünkü düzenlenen törenlerde öğretmenlerimizle beraber okulun önündeki sokağa çıkar, arkadaşlarımızdan oluşan müzikli bando takımı önde, onları takip eden bizler de arkada tüm neşe ve cıvıltımızla yürürdük.
Ailemiz, komşularımız ve bizi seyreden herkese el sallar, müziğin coşkusuyla elimizdeki bayrakları sallardık. Gözlerin üzerimizde olması çok havalıydı doğrusu.
Okul Başladı, Yaşasın Âmin Alayı!
Çok eskiden Osmanlı zamanında da buna benzer bir tören varmış biliyor musun? Adı da Âmin Alayı’ymış. Buna Dua Alayı da diyebiliriz. Bizdeki okuma bayramı kadar heyecanlıymış. “Ne yapıyorlarmış ki?” dediğini duyar gibiyim. O dönemde yaşayan çocuklar 4 yaşına geldikleri zaman “Bed-i Besmele” yani bu Âmin Alayı töreni hazırlanır ve genelde kandil günü veyahut pazartesi ya da perşembe günleri yapılırmış.
Merasimden bir iki gün önce çocukları o yaşta olan aileler mektep hocasına haber gönderir, “Çocuğumuz artık büyüdü ona harika bir tören yapın da okula başlasın,” dermiş. Hoca da talebelerine yarın mektebe ara verdiğini ve onların en güzel elbiseleriyle okulun önüne gelmesini tembihlermiş. Ertesi gün hocaları önde, mektepteki talebeler ikişer sıra olarak arkalarında hep bir ağızdan dua ve ilahiler okuyarak çocuğun evinin önüne gelirlermiş.
Mektebe başlayacak çocuğa ise ailesi gösterişli elbise ve ayakkabılar giydirir, onun için özenle hazırlanmış çantasını omzuna takarlarmış. Ailesiyle evinin önünde hocası ve yeni arkadaşlarını karşılayan çocuğu onun için süslenmiş ata bindirdiklerinde hocası dualar eder, orada bulunan herkes “Âmin” der ve yola çıkarlarmış. Kafilenin önünde çocuğun elifba kitabı, arkada cüzünü okuyacağı rahlesi taşınır, onların arkasından da atına bindirilen yeni talebeyle hocası ve en arkada alay yer alırmış. Sanki “Çanta taşıma derdine son!” der gibi değil mi?
Sokakta bir müddet neşe içinde gezdirilen yeni talebe ve diğerleri tekrar mektebe götürülür. Burada çocuk hocasından ilk dersini aldıktan sonra onun elini öper ardından da yine aynı sırayla evine getirilir ve tören bitermiş. Baksana şehzade/sultanlar gibi gidip geliyorlarmış. Burada mektebe yeni başlayan çocuğun ailesinin hazırladığı ikramlık yemek ve şerbetler törene katılanlara ikram edilir ve Âmin Alayı’na katılan bütün çocuklara hediye ve harçlıklar dağıtılırmış.
Vakıflar Burada da Karşımıza Çıktı!
Sana önceki sayımızda yeri geldiğinde vakıflardan bahsedeceğiz demiştim ya, bak orada bahsettiklerimizin dışında daha enteresan vakıflar da varmış. Örneğin:
Öğrencilere Alfabe Vakfı: İstanbul’da Penah Süleyman Efendi’nin kurduğu vakıf, okumaya yeni başlayan öğrencilere alfabe kitabı hediye edermiş. O kitaplar nasıldı acaba? Bizimkiler gibi “ela lale el ele” gibi miydi?
Pabuç Parası Veren Vakıf: Gaziantep’te, Ahmet Arif Efendi isimli pamuk kalpli amcamız kurduğu vakıfla Kozanlı Camii mektebinde bütün talebelere harçlıklar vererek onların pabuç paralarını dahi karşılıyordu.
Talebelere Elbise Veren Vakıf: Sultan Murat’ın annesi Nurbanu Valide Sultan, kendi adıyla bir vakıf kurmuş. İstanbul Üsküdar’daki mektep talebelerden maddi durumu iyi olmayanlara senede iki defa elbise dağıtırmış. Ne iyi bir hanım.
Öğrencilere Bayramlık Elbise Vakfı: İstanbul’daki Üskübi mahallesinde oturan Zeyni Hatun isimli tatlı teyzemiz vakfında mektep öğrencilerine bayramlarda elbiseler alır, harçlıklar verir, arta kalan para ile de fakir ailelerin ihtiyaçlarını karşılarmış. Daha ne olsun!
Ayrıca İsmihan Sultan Vakfı, öğrencilere mevsiminde üzüm ve kiraz verirken; Tosunzade Bin Halil Vakfı ise soğuk havalarda medresedeki talebelerin el ve ayakları üşümesin diye sıcak su hazırlayan görevliler bulundururmuş. Oh sıcacık!
Sadece öğrenciler mi? Elbette değil, ecdad muallimleri yani öğretmenleri de düşünmüş. Sultan Abdülaziz’in annesi Pertevniyal Sultan’ın vakfı, bayramlarda her öğretmene birer maaş ikramiye verirmiş. Öğretmenim duysaydı çok sevinirdi. Bitti Mi? Tabii Ki Bitmedi!
Bu arada tatlı okuyucum, sadece bizim ülkemizde değil dünyada da ilginç okul gelenekleri var. Daha önce sana bahsetmiştim ya hatırladın mı? Vakıflar aracılığıyla Masai kabilesindeki gibi Afrika’daki pek çok okul bahçesine su çeşmesi ve ayrıca çeşit çeşit meyve fidanları dikiliyor. Böylece çocuklar teneffüslerde hem serin su içip hem de meyve keyfi yapıyorlarmış.
Kongolu çocuklar ise okulun ilk gününde bir araya gelerek sınıflarını temizlermiş. Okul pırıl pırıl oldu bile.
Almanya ve Avustralya'da okula yeni başlayan öğrencilere eğlenceli okul gereçleri ve şekerlerle dolu “Schultüte” adında, yani okul çantası anlamına gelen kocaman bir külah hediye ediyorlarmış. Umarım bu dev külahın içinde dondurma yoktur.
Hindistan’da okulların açılması muson yağmurları döneminde olduğundan çocuklara şemsiye hediye etmek bir gelenekmiş. Yaşasın, hazır yağmur varken şıp şıp su birikintisindenzıplama zamanı!
Ekip, Eğlence Burada!
Ajan kuşlarımın söylediğine göre bu bilgiler biraz canını sıkmış. Sonuçta sen de okula başladın ve eğlenceli bir kutlamayı hak ediyorsun. Hep biz mi iyilik yapacağız değil mi ekip arkadaşım? Eh! O halde bu sefer iyiliği bize yapacaklar. Bunun için bu yazıyı ailene okut tamam mı?
Öhö öhö! Sevgili aileler, malum okullar açıldı, çocuğunuz derslerini çalışmaya başladı. Yeni okula başlamış evladınıza harika hediyelerden oluşan bir kutlama yaparak motive etmeye ne dersiniz? Ee! Pasta, balon, müzik, hediye hepsi hazır mı? O zaman hadi eğlence başlasın!
Ha! Unutmadan kutlama fotoğraf veya videolarını bizimle paylaşmayı unutma ki dergide yayınlayabilelim. Derslerinde başarılar minik dostum.