top of page

AHMET USTA’NIN BAHÇE DUVARI

  • Sümeyye Top
  • 9 Ara 2023
  • 3 dakikada okunur

Yazar: Sumeyye Top

Editör: Behice Kavak

ree

YIL: 1851

YER: BURSA-MUDANYA

— Kolay gelsin Usta! Ahmet Usta sen misin?

— Zoru da kolayı da hep bana! Hee benim söyle, sen n’apacan beni.

— Ahmet Usta, yeni çıkaracağımız mecmua için haber topluyoruz. Kıraathaneden senin adını verdiler.

— Köklerine kibrit suyu dökülesiceler, etleri burulasıcalar, kuru üzüm suratlılar. İşim başımı aşmış, bir de toycukları sararlar başıma. Ne benden haber var ne yardan. Gidin başkasıyla söyleşin.

— Gidemeyiz Usta, Nilüfer Köprüsü’nü tamir eden usta lazım bize.

— N’apcanız köprüyü tamir eden ustayı?

— Söyleşcez.

— Ben söyleşmem, işim var.

***

Ahmet Usta; 1851 yılında dönemin padişahı 2.Abdülhamit’in emri ile Nilüfer Köprüsü’nün yeniden tadilatını yapmıştır. 90 yaşına ulaştığını tahmin ettiğimiz usta; mecmuamız için göçen bahçe duvarına öreceği taşları arka bahçeden taşımamız anlaşması ile söyleşmeyi kabul etmiştir.

— Ahmet Usta, köprünün tamiratı için sen ve arkadaşlarının hususi olarak görevlendirildiğini söylüyorlar. Bu doğru mudur, doğru ise arkadaşlarınız kimlerdir?

— Karga ditsin beyinciklerini, o kıraathanedekilerin. Mıstafa anlattı hep dibi. Daha yürümeye başlamış çenesi düşmüş, o da çenesinin peşine. Şu sarı oğlana söyle taşımaya başlasın taşları.

— Tamam usta, sen dert etme. Hadi birader, duydunuz ustayı, taşıyın taşları.

— He geldi bi ulak geçmiş zaman, değnek gibi bi adam. Usta dedi Paşa yolladı beni, köprüyü düzelt dedi. Dinlemedi bi daha beni. Söylesem de ben anlamam köprüden işim var da desem, git paşaya anlat dedi. O dedi diye gidilir mi paşaya. Mecbur düzelttik köprüyü. Kapı Kemal bir de üç beş oğlancık. Bak sarı oğlana; o taşlar değil, büyükler, laf olsun, söyleşem diye sallıyor işini. Bırakın taşları tamam, daha da söyleşmem.

— Yok Usta, yok sallamaz. Birader kızdırmayın ustayı, dediği gibi yapın. Ustam diyorlar ki köprüyü Orhan Gazi’nin eşi Nilüfer Hatun yaptırmış. Sen bilirmişsin, kimdir Nilüfer Hatun?

— Toh, ecdadından habersiz. Mecmua yazacakmış. Orhan Dede’nin hanımı, hayırdan hasenattan yorulup, dinlenip yeniden camiye, köprüye, yetime koşan ecdadın nenenin, tembellikten koyun kuyruğu gibi yağ tutan torunu be heyy!

— Ah ustam, ah. Sen Dedemiz Orhan Gazi ile Hanımı Nilüfer Hatun’un hikâyesini anlatırmışsın, onu duymak isteriz biz.

— Gıybet mi yapayım sizle, gidin çeşme başına er kişiyle uğraşacağınıza. O sarı oğlan daha üç taş taşıdı zaten, bırakın taşları tamam, daha da söyleşmem sizle.

— Ustam öyle şey mi olur, dedelerimiz Yarhisar Tekfuru'nu nasıl oyuna getirmiş onu duymak isteriz. Taşıyın birader taşları, gözünüzü seveyim.

— Ha şöyle er kişiyle erce söyleşsene. O gavur, mendebur tekfur bir tuzak kurmuş Osman Gazi’ye. Demiş ki, “Benim bir kızım var, Bilecik Tekfurunun oğluyla baş göz ettim. Düğün dernek kuracaz, sen de gel.” Osman Gazi, “Bu da nerden çıktı?” diyecekken; Orhan Gazi, “Hayır, bu düğün yapılamaz!” diye atlamış babasının önüne. Toy o da daha, 17 yaşında ya var ya yok. Meğer tekfurun kızıyla yavukluymuş ya, çeşmede görmüş, pazar da buluşmuş. Müslüman etmiş gavurun kızını. “Holafira’nın da gönlü bende. Babası bir oyun kurmuş, seni zehirleyecek.”  Osman Gazi sinirlenmiş. “Oyun kuruyorsa oynayalım.” demiş. Kırk katır hazırlatmış çeyiz hediyesi, kırk katıra kırk yiğit saklamış, katırların önüne katmış hatunları. Demiş, “Hatunlara kapıyı hatunlarınız açsın.” Bizim gelin kızın haberi var tabii, olanlardan. Etekleri zilli güllü gitmiş kalenin kapısına. Katırların önündeki kadınlar seslenecek olmuş Holafira’ya, dilleri dönmemiş, kız Müslüman da adı gavur. Holafula, Hollufullu derken, Nilüfer demişler bizim gelin kıza. Katırların başında Nilüfer Hatun’la bizim hatunlar muhabbete daladursun, kırk katırdan kırk yiğit, Osman Gazi’nin önünde Orhan Gazi Yarhisar Kalesi’ni fethetmişler. Osman Gazi çağırmış gelin kızı. “Kızım,” demiş, “Madem gönlün var bizim oğlan da sizin düğününüzü kuralım. Ama benim dilim dönmez senin adına sana başka isim diyelim.” Bizim gelin, “Hatunlar bana Nilüfer diyor efendim,” demiş, ilk günden kayınpederin gözüne girmiş. Orhan Gazi’yle Nilüfer Hatun evlenmiş. Dedim ya bizim gelin akıllı her yerlere camiler, köprüler yaptırmış. O ne yaptırdıysa da adına Nilüfer demişler. Aha senin sarı oğlan üç taş taşıyamazken, ataları her yerlere ne taşlar ne taşlardan ne köprüler yaptırmış.

— Ustam ağzına sağlık. Daha anlatsaydın da dinleseydik.

— Senin derdin ne söz ne laf, taşları sarı oğlana taşıtmak. De kalk kumu suyu getir, bu duvarı akşama bitirecez.

***

Mecmuamızın ilk sayısına; taş ustası Ahmet Usta’mız ile söyleşmemizi, bizi de sizi eğlendirsin isteyerek kendisinin de rızasını alarak aslı gibi aktardık. Bahçe duvarını da kendisinin tatlı çekişmeleriyle yeniden ördüğümüzü bildiririz.

 
 

©2023, Recep Bilal Aksu tarafından kurulmuştur.

  • Instagram
bottom of page